Alan Wake 2 İncelemesi

Monster Notebook  2 Kasım 2023

Oyun

Bir yazarın kaleminden dökülen karanlık düşüncelerin, kâbusların ve gerçeklerin buluşma noktası olan Bright Falls kasabası, başarılı bir yazar olmanın getirdiği baskı altında ezilen Alan Wake’e ev sahipliği yapıyordu. Alan, yazdığı satırların gerçekleştiği bir dünyada kaybolmuş bir adamdı. Eşi Alice’in gizemli bir şekilde yok olmasıyla başlayan bu hikâye, Alan’ın kendi romanının sayfalarında sıkışıp kalmış olmasının korkutucu gerçeğiyle son buldu. Ancak karanlık, Alan’ı hiç terk etmedi. “American Nightmare”de Alan, karanlığın yansımalarıyla savaşırken gerçeklikle kurgu arasındaki ince çizgiyi keşfetti. Bu karanlık seyahat, bir başka Remedy şaheseri olan “Control” oyunu ile kesişti.

Federal Kontrol Bürosu’nun donuk ve çoğunlukla iç ürperten koridorlarında, Alan Wake’in yaşadığı olaylara dair belirsiz ipuçları ve belgeler ortaya çıktı. Ancak bu sadece başlangıçtı. Alan’ın karanlıkla bitmek tükenmek bilmeyen dansı, Control’da, Jesse Faden’ın paranormal olaylara dair araştırmalarıyla birleşerek iki dünyanın kesişmesine neden oldu. Bu, yazarın kâbuslarıyla sınırlı kalmayan, bir evrenin, Remedy Bağlantılı Evreni’nin (Remedy Connected Universe) karanlık sırlarını da ortaya çıkaran bir hikâye hâline geldi. Bugün, orijinal oyunun yayımlanmasının 13 yıl sonrasında, karşımızda, Alan Wake 2 duruyor. İlk oyuna göre daha esrarengiz, daha korkutucu ve daha derin bir içerikle hem de.

Efsane Yazarın Kâbusları Yeniden: Alan Wake 2

Sevenleriyle uzun bir ayrılık yaşayan Alan Wake, ikinci oyunuyla gerçekten çok sıkı bir dönüş yapıyor. Ama baştan belirtmemizde yarar var; eğer ilk Alan Wake’i oynayıp o kadar da beğenmediyseniz, Alan Wake 2’ye mutlaka şans vermelisiniz. Zira ilk oyun, korku temalı bir aksiyon macera oyunuyken ikinci oyun, tam anlamıyla bir hayatta kalma korku oyunu tonuna sahip. Hatta yapımda yönettiğimiz karakter Saga Anderson’lı kısımlarının Resident Evil 2 remake havası taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Evet, biraz şaşırtıcı olsa da oyunda, oynanabilir iki karakter var. Bright Falls’un hemen aşağısında bulunan Watery kasabasını, gizemli Ağaç Tarikatı’nı ve bu tarikatın, kasaba üzerindeki etkisini araştırmak üzere gelen FBI ajanı Saga Anderson, Alan Wake 2’nin, tasarım konusunda ne kadar farklılaştığını bize gösteriyor. İlk oyunun görece çizgisel ve ilerleme odaklı harita yapısı, bu oyunda yerini, oyuncuya çok büyük özgürlük sunan ve olay örgüsünün çözülebilmesi için yer yer backtracking’e zorlayan bir haritaya bırakıyor. Saga Anderson ile ormanlık alanlarda, kasabanın kuytu köşelerinde, yaşanan gizemli olayları çözmemiz gerekiyor.

“Kontrol”ü Alan Wake aldığındaysa bambaşka bir oyun dünyası önümüzde beliriyor. Alan’ın sıkışıp kaldığı kendi yaratımı olan dünya, daha betonarme, daha şehirli ve daha manipüle edilebilir durumda. Bunu, öylesine söylemiyoruz zira zaten gerçeklikten uzak bir dünya olduğundan Alan, çıkış bulamadığı anlarda, çevreyi dönüştürerek kendine yeni rotalar belirleyebiliyor. Bunun nasıl olduğu ise oyunda anlatılıyor. Tabii gerek Saga gerekse Alan’ın bölümleri, ciddi anlamda tedirgin edici ve düşman karşılaşmalarına karşı bizi sürekli tetikte tutacak kıvamda.

Remedy, En İyi Yaptığı Şeyi Yine Yapıyor

İlk iki Max Payne oyununun sevilmesinin temel nedenlerinden biri olan doyurucu vuruş hissi, Remedy Entertainment’ın diğer güncel oyunlarında olduğu gibi Alan Wake’te de devam ediyor. İlk oyuna kıyasla karşımıza daha az sayıda çıkan ama çıktıklarında da ölmek bilmeyen düşmanları, Alan Wake serisinin alametifarikası olan fenerle ortaya çıkarıp “dünyevi” silahlarla vurma sistemi bu oyunda da mevcut. Ancak kısıtlı cephane, şifreli/bilmeceli dolaplara saklanan önemli silahlar/mühimmatlar, bazı aksiyon oyunlarında yaptığımız “sıka sıka ilerleme” sürecini burada devam ettirmemize engel oluyor. Bu da oyunun zaten yüksek seyreden tansiyonunu daha da artırıp ruhsal manada inme yaşamamıza ortam hazırlıyor. Metaforlarımız, oyunun ne denli ruh büken bir yapım olduğunu açıklamaya yeterli geliyor mu bilemiyoruz ama evet, Alan Wake 2, hayatta kalma ve korku unsurlarını gerçekten çok başarılı şekilde ele alıyor. Oyunun başarılı şekilde ele aldığı bir diğer husus ise dedektiflik.

Saga Anderson, kasabada diyalog kurduğu -ki oyunda ciddi bir diyalog zenginliği olduğunu ifade edebiliriz- kişiler ve çeşitli yerlerden topladığı ipuçlarını değerlendirmek üzere Mind Place adlı zihinsel ortamı kullanıyor. Olaylar ve kişiler arasındaki bağlantılar, bu alanda çözüme kavuşturuluyor. Bunu, Sherlock Holmes oyunlarındaki “Mind Palace” mekanizmasına benzetebiliriz ama Remedy, bu işi daha rafine şekilde masaya getirmiş kesinlikle.

Yazı içinde adını andığımız Max Payne ise Alan Wake 2’de sesi (James McCaffrey) ve görüntüsüyle (Sam Lake) Max Payne gibi olsa da aslında o, Alex Casey adlı sert mizaçlı bir dedektif. Remedy her ne kadar Alan Wake 2’ye Max Payne’i dâhil etmek istese de Max Payne serisinin hakları artık Rockstar Games’de olduğu için Remedy, kuralların çevresinden biraz dolaşarak aslında Max olan karakteri Alex şeklinde yapıma yedirmiş durumda.

Remedy Entertainment’ın “Remedy Storytelling Technology” olarak adlandırdığı oyun motoru Northlight ile hayat bulan Alan Wake 2, görsel açıdan şimdiye kadar gördüğümüz en iyi oyunlardan biri. NVIDIA’nın yeni nesil DLSS teknolojilerinin yanı sıra gerçek zamanlı ışın izleme teknolojileriyle fotogerçekçi görseller sunan ve 27 Ekim 2023’te oyuncularla buluşan Alan Wake 2, “canavar” gibi bilgisayarlarda, gayet akıcı çalışıyor. Eğer siz de bu oyunu ve güncel tüm yapımları, akıcı görsellerle oynamayı hedefliyorsanız, Monster Notebook imzalı; Abra, Tulpar ve Semruk oyun bilgisayarlarından dilediğinizi hemen satın alabilirsiniz.

Paylaş: