Anasayfa   >   Oyun   >   Bayonetta 3 İnceleme

Bayonetta 3 İnceleme

Monster Notebook  13 Aralık 2022

Oyun

PlatinumGames’in felsefesi olan büyük riskler alarak orijinal fikrî mülkler yaratma konusunda bugüne kadar geri atmayan Hideki Kamiya ve ekibi, Capcom ve Clover Studio’daki deneyimlerini, PlatinumGames çatısı altında pişen harikulade oyunlarla tüm dünyaya gösteriyor. Şirketin, bu yıl çıkan ve Square Enix’in yanlış hamleleri nedeniyle maalesef tam anlamıyla bir fiyaskoya dönüşen Babylon’s Fall oyununu saymazsak sicilinin son derece iyi olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle PC oyuncuları PlatinumGames’i Vanquish ve Nier: Automata gibi muhteşem oyunlarından tanısa da Devil May Cry’ı yaratan Hideki Kamiya ve ekibinin yine bu oyun serisine benzeyen Bayonetta’sı, ortalığı yıkıp geçmeye devam ediyor. Serinin üçüncü oyunu da ekibe yalnızca Nintendo’nun kucak açması nedeniyle Nintendo Switch platformunda boy gösterdi. Kamiya’nın denetleyici yönetmeni ve yazarlarından biri olduğu yapım, tanıdık ve yeni yüzlerle eğlenceli bir Bayonetta macerası sunuyor.

Çoklu Evrenlerin Hayatın Akışı Üzerine Etkileri

Marvel gibi önemli isimlerin de dâhil olduğu pek çok fikrî mülk sahibinin çoklu evren mantığından hareketle izleyici ve oyuncular için biraz fazla kafa karıştırıcı hâle gelmesini umursamadan yepyeni serüvenler sunmasına alışkınız. Bayonetta serisinin ilk iki oyununda “ana evren” olarak nitelendirebileceğimiz oyun dünyalarında zaman geçirirken Bayonetta 3, daha oyunun başındaki sekansla çoklu evrenlerde ne gibi olumsuz olaylar meydana geldiğini bizlere gösteriyor. Güzel cadımız Bayonetta’nın çoklu evrende başına gelen talihsizliğe tanıklık eden ve çoklu evrendeki tüm Bayonetta’ların düşmanların saldırıları nedeniyle hayatlarını kaybetmemesi için harekete geçen acemi cadı Viola, bu sayede Bayonetta’nın çoklu evrenler arası seyahatler yapıp sıra dışı bir macera yaşamasını sağlıyor.

Nefes kesen ve stilistik bakımdan oldukça etkileyici ilk birkaç dakikasıyla oyuncuyu avcunun içine alan Bayonetta 3 macerası, biraz kafa karıştırıcı temeline karşın, tanıdık aksiyon öğeleriyle özellikle modern bir oyundan ziyade PlayStation 2 döneminin yapımlarının yaşattığı hisleri yaşatıyor. PlatinumGames’in -Nier: Automata’dan da anımsadığımız gibi- alametifarikası hâline gelen aksiyon sekanslarının bambaşka oyun türlerinde sunulması meselesi, Bayonetta 3’te de kendini gösteriyor. İrili ufaklı düşmanlarla kapışırken Bayonetta’nın fiziksel yeteneklerinden ve sayısı yirmiye yaklaşan silahından yardım almanız olanaklıyken konu boss savaşlarına geldiğinde kendinizi Godzilla’yı yönetiyor gibi hissetmeniz mümkün oluyor. Zira böyle anlarda oyun tasarımı, bir yandan Power Rangers boss savaşlarına göz kırparken diğer yandan Godzilla’ya saygı duruşunda bulunuyor.

Savaş Sürecindeki Yeni Yardımcılar

Oyun boyunca üzerinize akın akın gelen düşmanlarla Bayonetta’nın başa çıkması elbette mümkün ama oynanışa yenilikler katmak da PlatiumGames için çocuk oyuncağı; işte bu nedenle Bayonatta’nın savaşlarında çağırabileceğiniz gerçekten “garip” yardımcılar bulunuyor. Demon Slaves olarak isimlendirilen yardımcılar arasında Umbran Clock Tower adlı bir saat kulesi bile bulunuyor. Absürt olma konusunda hayli cömert davranan oyunda saydığımız ve saymaya vakit yetiremeyeceğimiz nice detay yer alıyor. Ancak Viola konusuna ayrı bir paragraf açmadan yazının sonuna gelmeye niyetimiz yok.

Yapımın açılışında tanımaya başladığımız Viola, Bayonetta 3’ün bazı kısımlarında yönetilebilir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bayonetta gibi çok sayıda silahı bulunmayan ve yalnızca katana ve dartları aracılığıyla düşmanlarını saf dışı bırakan Viola ile vakit geçirdikçe oyun eğlenceli hâle geliyor ama başlarda Viola’ya alışmak kolay olmuyor. Bunun yanında Bayonetta’nın arkadaşı Jeanne ile oynanan kısa süreli anlar da mevcut ancak maalesef bu sekanslar, “olmasa da olurmuş” kıvamında kalıyor.

Başka bir platform için yayınlanmış olsaydı görsel açıdan yerden yere vurabileceğimiz Bayonetta 3, yalnızca Nintendo Switch için geliştirildiği için hâliyle bu konsolun teknik yeterlilikleri çerçevesinde şekillendiriliyor. Biraz da bu nedenle oyun, PlayStation 2 döneminden bir yapımmış gibi duruyor. Bunların haricinde müzikler, oyunun ruhunu başarıyla yansıtırken geliştirici şirketle parasal mevzulardan dolayı anlaşamayan Bayonetta’nın asıl sesi Hellena Taylor yerine Jennifer Hale sevgili cadımızı seslendiriyor.

Paylaş: