Dead Space Remake İncelemesi

Monster Notebook  15 Mayıs 2023

Oyun

Öncelikle söylemek isterim ki benim silahım yok ve ben bir asker değilim. Bir gemi tasarımcısı olan babamın izinden gitmek üzere, hayalini kurduğum Gemi Sistemleri Mühendisliği bölümünü başarıyla bitirdim. Ne var ki babamın uzun iş seyahatleri nedeniyle sıklıkla yalnız kalan annem, ağır psikolojik sorunlar yaşamaya başladı. Dr. Nicole Brennan, annem için özel terapi seansları düzenlemeye başladı ve ben de hayatımın aşkı olacak Nicole ile bu sayede tanışmış oldum. Hatta daha sonra benim de ziyaret edeceğim USG Ishimura’da görev alması için kendisine tavsiyede bulundum; bu işi kabul etti de. Şimdi ben de USG Ishimura’dayım… Bakmaya tahammül dahi edemediğim garip yaratıklarla mücadele edip hayatta kalmaya çalışıyorum. Az önce de dediğim gibi; benim silahım yok ve ben bir asker değilim. Ama elimdeki araç gereçleri kullanarak kendimi savunmaya ve kendisinden mesajlar aldığım Nicole’u, bu benzersiz cehennemden kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Umarım, başarılı olurum. Umarım…

USG Ishimura’dan Gelen Acil Kodlu Sinyal

Bazen kızdığımız bazen sevdiğimiz Electronic Arts’ın, ortaya koyduğu en başarılı fikrî mülklerden biri olan Dead Space, 2008 yılında çıkageldiğinde, belki dâhil olduğu aksiyon ağırlıklı hayatta kalma korku türüne büyük yenilikler getirmedi ama Resident Evil 4’ten ilham aldığı belli başlı unsurları, uzay konseptine yedirmekte de hiç acemice davranmadı. Bir korku oyununun en büyük kozları olarak sıralayabileceğimiz; yalnızlık hissi, bilinmezlik duygusu, tahmin edilebilirlikten uzak ilerleyiş, kısıtlı envanter gibi parametreleri yerli yerinde kullanan ilk Dead Space; biraz “Event Horizon”, biraz “The Thing”, biraz da “Alien” karışımı altyapısıyla çıktığı yıla damga vurmakla kalmayıp uzay temalı hayatta kalma korku türünün de parmakla gösterilen başlıca örneklerinden biri olmuştu.

Bugün baktığımızda, üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen oyun mekanikleri o kadar da göze batmayan, görselleri göz tırmalamayan, işitsel unsurları ise hâlâ ilk günkü tazeliğini koruyan orijinal Dead Space, Electronic Arts’ın hatalı hamleleri sonucunda çok da iyi olmayan devam oyunlarıyla (özellikle Dead Space 3) âdeta bilerek ve istenerek vefat ettirilen fikrî mülklerden biriydi. Neyse ki Electronic Arts’ın bir zamanlar diline doladığı “Hikâyeli oyunlar tutmuyor,” minvalindeki ifadeleri, geçmişte kaldı ve Electronic Arts da son dönemde yaygınlaşan “remake” furyasına, bu markasını canlandırarak katılmayı tercih etti. Bize sorarsanız, iyi de etti.

Dead Space’in su yüzeyinde kalan temel hikâyesini, girişte bulunan anlatıdakinin daha kompakt hâliyle oyun bize birkaç dakika içinde anlatıyor. Yönetimimizdeki mühendis Isaac Clarke, takım arkadaşları; Aiden Chen, Hailey Johnston, Zach Hammond ve Kendra Daniels ile gezegen madenciliği gemisi USG Ishimura’dan gelen acil durum sinyali neticesinde USG Kellion adlı tamir gemisiyle Ishimura’ya gitmek üzere yola koyulurlar. Ancak daha gemiye varmadan birtakım talihsizlikler baş gösterir. Gemiye ayak basmalarından sonraki birkaç dakika ise adamımız Isaac haricindeki tüm kadronun, Ishimura’yı istila eden garip yaratıkların saldırısı sonucunda ölmesiyle sonuçlanır. Tüm bu süreci, küçük dokunuşlarla elden geçiren ve oyunun remake sürümünü hazırlayan geliştirici ekip Motive Studio, aslında ezbere bildiğimiz bu olay örgüsünün daha dramatik şekilde sunulmasını mümkün kılmış. Tabii oyunda, minör değişikliklerin yanı sıra majör yenilikler de mevcut.

Metal Kaplamalar, Kulak Zarı Yırtan Çığlıklar ve Kopan Uzuvlar

Belirtmemiz gerekir ki ortada, pek çok remake’in yaptığı gibi oyunu baştan yorumlayan bir anlayış, Dead Space remake’te yok. Bu, hem iyi hem de kötü; iyi, çünkü orijinal Dead Space, bugün bile keyifle oynanabilen bir oyun ve bazı noktaları haricinde yeniliğe ihtiyaç duymuyor; kötü, çünkü bir remake’ten daima daha fazlasını bekleyebiliriz ama bunu, burada bulamıyoruz.

USG Ishimura, bir oyunda görüp görebileceğiniz en uğursuz, en bulunmak istemeyeceğiniz uzay gemilerinden biri. Bu geminin, hemen her yanı metal kaplamalı ve çoğunlukla da kana bulanmış yarı aydınlık koridorlarında, birbirinden ucube ve ölümcül yaratıklara karşı hayatta kalmaya çalışan kahramanımız Isaac, daha oyunun başlarında, gerçekten kulak zarı yırtan çığlıklar işitmemize ve duvarda gördüğü “kanlı” mesajla, aslında oyun boyunca ne yapmamız gerektiğini bizlere bir vesileyle gösteriyor. O mesajın ne olduğunu, oyuna aşina olanlar hemen hatırlayacaktır: “Onların Uzuvlarını Kes”.

Oyunun kendine has mekaniklerine dokunmayan geliştirici ekip, var olan mekanikleri, bugünün teknolojisiyle daha da iyileştirmeyi tercih etmiş. İşte duvarda gördüğümüz ve Isaac’in elde ettiği, birer “silah” olmayan ama silah olarak kullandığı gereçlerle yaratıklara karşı nasıl mücadele etmesi gerektiğini söyleyen o komut, yapımın, hayatta kalma mekanizmasının temelini oluşturuyor. Karşımıza çıkan yaratıkların uzuvlarını kopararak ilerlememiz esnasında her bir ateşle yaratıkların önce etlerinin, sonra kemiklerinin nasıl parça parça olduğunu dehşet içinde izliyoruz. Tahminimizce bu yıl yayımlanan büyük prodüksiyonlu oyunlardan “vahşet” düzeyi konusunda Dead Island 2 ile yarışabilecek yegâne oyun Dead Space remake olacaktır. Tabii oyunun ilerleyen kısımlarında edineceğiniz bazı güçlü silahlar sayesinde nekromorf olarak adlandırılan bu korkutucu yaratıklarla mücadele etmeniz kolaylaşıyor. Ne var ki oyun içi envanter dengeleri, çok iyi çalışıyor ve Dead Space remake, sizin, güçlü silahla “sıka sıka” ilerlemenize asla izin vermiyor. Zira sık kullandığınız silahın cephanesine daha nadir denk gelmeye başlıyorsunuz, mecburen başka silahlarla yola devam etmeniz icap ediyor. Böylesi bir dengeleme, oyunun korkutuculuğunu ve oyuncuda bir süre sonra ortaya çıkabilecek “rahatlık” hissini tamamen yerle yeksan ediyor.

Oynadıktan Sonra “İyi ki Yapılmış” Dedirten Bir Remake

Görsel ve işitsel iyileştirmeleri bir kenara bırakırsak, yeni Dead Space’te bir dizi yenilik olduğunu kolayca söyleyebiliriz. Mesela kahramanımız Isaac Clarke, artık konuşabiliyor, karşılaştığı duygusal ya da dehşetli olaylar karşısında, gerçek bir insan gibi tepkiler verebiliyor, heyecanlandığında nefes nefese kalıyor ve o anki duygu durumunu, oyuncuya başarıyla geçirebiliyor. Bu noktada, Isaac’e hem görünümünü hem de sesini veren Gunner Wright’ı gerçekten tebrik etmek gerekir.

Yeni Dead Space’i orijinalinden ayıran temel unsurlardan biri de pek çok oyunda karşılaştığımıza çoğunlukla memnun olmadığımız backtracking sistemi. Normalde, geçilemeyen yerlerden, karakterimizi güçlendirdikten ya da yeteneklerini artırdıktan sonra geçebilmemizi ifade eden bu sistem, açık konuşmak gerekirse Dead Space remake’te çok güzel çalışıyor. Adına, Güvenlik Temizleme Sistemi denilen bu mekanizma sayesinde USG Ishimura’nın başlarda ulaşılamayan yerlerine ulaşıp yepyeni keşifler yaparak ekipmanlar, hatta silahlar toplayabiliyor ve beklenmedik kâbuslarla karşılaşabiliyoruz. Remake’in, orijinal oyunu daha da güçlendiren yanlarından biri de şüphesiz dolaşabildiğimiz ek bölümler ve zaman zaman bu bölümlere zorunlu ziyaretler gerçekleştirebilmemizi sağlayan yan görevler. Doğrudan oyunun kendi gidişatını etkilemeyen ama oyundaki karakterlerle ilgili detayları öğrenebilmemize olanak veren yan görevler, Dead Space’e doyamayanlar için ideal. Bunlara ek olarak; Isaac’in tam yerçekimsiz ortamda hareket edebilmesi, silahların yükseltilebilmesi, bazı görevlerin modernize edilip oynanışa negatif etki eden yanlarının tamamen kaldırılması, “New Game Plus” ile oyunu bitirdiğimizde karşılaştığımız alternatif son, bir çırpıda sayabileceğimiz remake’e özel yeniliklerden bazıları.

Frostbite oyun motorunun tüm hünerlerini ekranlara yansıtan, işitsel unsurlarıyla oyuncuyu gerim gerim geren, orijinal oyunu, ezbere bilenlerin dahi korka korka oynayacakları Dead Space remake, bu yılın gözde oyunlarından biri olacak gibi duruyor. Electronic Arts’ın, bundan sonra da remake meselesine ciddiyetle yaklaşmasını temenni ediyor, bu oyunu, canavar gibi oyun bilgisayarları ile fps limitlerine takılmadan, keyifle oynamanızı öneriyoruz.

Paylaş: