Hayatta Kalmak için Mücadele Et: Rust!

Monster Notebook  9 Haziran 2020

Oyun

İkide iki. Evet, Rust’ın geliştiricisi Facepunch Studios için bu ifadeyi kullanmak hiç de yanlış olmaz. Hemen her Steam kullanıcısının kütüphanesinde olan Garry’s Mod’un yaratıcısı İngiliz oyun stüdyosu, bu defa farklı bir türde, hayatta kalma tabanlı bir oyunda şansını denedi ve çok başarılı oldu.

Rust kendi arenasında onlarca rakibi olan, çok detaylı incelenmediğinde yine onlardan biri gibi görünen ama sunduğu ayrıntılarla diğer hayatta kalma oyunlarından ayrılan birçok dinamiğe sahip. Uzun süre erken erişim sürecinde kalması ise ona bayağı yaradı. Hem grafik hem de oynanış bakımından birkaç sene içerisinde hayli yol katetti. Peki, Rust’ı benzerlerinden farklı kılan neydi ve oyun nasıl oldu da Steam’in en popüler oyunlarından biri hâline geldi?

DayZ Klonu Olarak Başlayıp Başına Buyruk Bir Oyuna Dönüşmek

İlk geliştirildiği dönemde birçok oyun şirketinin de örnek aldığı DayZ klonu olarak hayata başlayan Rust, yüz binlerce oyuncu tarafından çok sevilen Minecraft’ın crafting ve inşa elementlerini bir potada eritip kendi bünyesine katıyor. Bu sayede ortaya rekabetçi, acımasız ve zorlu bir oyun süreci çıkıyor ki bilindik hayatta kalma oyunlarında deneyimli olan oyuncular bile Rust’a başladıklarında büyük sıkıntılar yaşayabiliyor.

Oyuna bir meşale ve kaya parçası ile başladığınız Rust’ta yönettiğiniz karakter rastgele oluşturuluyor ve hayata tamamen çıplak şekilde geliyor. Bu, absürt olduğu kadar oynanışın zorluğunu artıran bir durum kesinlikle. Örneğin siz ne yapacağınızı bilmez hâlde, elinizdeki kaya ile ağaçlardan ya da başka maddelerden bir şeyler üretmeye çabalarken varlığından haberdar olmadığınız hayvanlar, zayıflığınızdan yararlanıp sizi öldürebilir. Bu ve benzeri senaryoları çeşitlendirmeniz mümkün. Senaryolar çeşitli olsa da değişmeyen iki nokta, oyunun zorluk seviyesi ve arkadaşlarınız olmadan oynamanız için fazla acımasız olması. Şayet oyuna katılabilecek arkadaşlarınız varsa kendinizi geliştirme sürecinde birbirinize destek olarak Rust’tan daha fazla keyif alabilir, çevredeki diğer oyuncuların size saldırıp eşyalarınızı almalarını engelleyebilirsiniz.

Hikâyesiz Rust’ta Hikâye Sizsiniz

Benzeri oyunlarda olduğu gibi süreç hakkında iyi kötü fikir edinebilmenizi sağlayan derin veya yüzeysel hikâye anlatımları Rust’ta bulunmuyor. Bu nedenle, hangi gerekçelerle çıplak bir şekilde adada bulunduğunuza veya diğer insanların orada ne aradıklarına dair herhangi bir şey öğrenmeniz de mümkün değil. Ayrıca adaya uçakla erzak bırakan gizemli uçakların ve adanın uzaklarında dolaşan gizemli, çoğu zaman da saldırgan helikopterlerin kime ya da kimlere ait olduğu da bir muamma olarak kalıyor. Bu bilinmezliklerin ve zorlukların ortasındayken sunuculardaki yüzlerce oyuncunun, çoğu zaman saldırgan ve yer yer ağzı bozuk tavırlarıyla da mücadele etmeniz gerekiyor. Kendi başınıza ya da arkadaşlarınızla birlikte inşa faaliyetleriyle uğraşırken nereden geldiğini bilemediğiniz bir kurşunla ölebiliyor veya alanınızın baskına uğradığına tanıklık edebiliyorsunuz. Bunun karşılığında da saatlerinizi vererek güçlendirdiğiniz envanterinizdeki eşyalar, buhar olup uçuyor. Kısacası hayaliniz, Rust’ta kendi hâlinizde takılıp sakin ve huzurlu bir oyun süreci yaşamaksa bunu başarmanız çok ama çok zor.

Unity oyun motoru kullanılarak geliştirilen ve zaman içerisinde görsel manada kendini bulan Rust, çevre tasarımı ve karakter modellemeleriyle günceli yakalıyor. Ufak tefek görsel pürüzlerine karşın uzun oyun seanslarında yapımın çökmemesi, gelişim ve diğer kazanımlarınızın boşa gitmesini engelliyor.

Çok fazla sabrınız varsa ve vaktinizi, rekabetçi ögeler barındıran bir hayatta kalma oyunuyla geçirmeyi istiyorsanız Rust, şu an için bulabileceğiniz en iyi seçenek. Yine de oyuna katılmadan önce oyunu birlikte oynayabileceğiniz arkadaşlar bulmanızı ve kazanımlarınızı kaybetmemek için hep aynı sunucuyu seçmenizi öneririz.

Paylaş: