Lies of P İnceleme

Bu sayfalarda kulağını yeri geldikçe çınlattığımız Hidetaka Miyazaki usta ve onun, dünya çapında bilinirliğini artıran Souls serisi, bugüne dek sayısız oyuna ilham kaynağı oldu, olmaya da devam ediyor. Ancak bu tür yapımları yakından takip ediyorsanız, türü, soulslike olarak adlandırılıp Japonya merkezli FromSoftware tarafından geliştirilmeyen oyunlar, o kadar da başarılı olamıyor. Bu defa Japonya’dan olmasa da Güney Kore’den çıkıp bu tür oyunları daha önce geliştirmemiş olan NEOWIZ ve Round8 Studio, FromSoftware oyunlarına rakip bir yapımla oyun dünyasının karşısına çıkıyor: Lies of P ile. Bir zamanlar masum bir çocuk masalı olan Pinokyo, Lies of P ile karanlık ve gizemli bir dünyaya adım atıyor. Oyunda, Damien Chazelle’i epey andıran ahşap bir kuklanın naifliği, çelik ve dişli çarkların sert dünyasıyla buluşuyor.

Bu Pinokyo Hikâyesi Çocuklara Göre Değil

Lies of P, klasik Pinokyo hikâyesinin karanlık ve dönüştürülmüş bir versiyonunu sunuyor. Oyun, Pinokyo karakterini, bir kukla olarak uyanıp kendisini Krat adında, Belle Époque dönemini andıran fakat aynı zamanda gotik ve steampunk unsurlarını da barındıran bir şehirde bulan bir karakter olarak yeniden yorumluyor. Önceleri çok huzurlu ve teknolojik yönden etkileyici olan şehir, gizemli bir olay sonucu kaosa sürüklenmiş ve birçok sakinini etkileyen bir “kukla çılgınlığı” yaşıyor. Kahramanımız Pinokyo, bu dünyada, masaldan tanıdığımız yaratıcısı Geppetto’yu aramak için tehlikeli bir yolculuğa çıkıyor. Oyun boyunca, Pinokyo’nun geçmişi ve Krat şehrinin sırları yavaş yavaş belirginleşmeye başlıyor. Bu noktada Lies of P, Pinokyo’nun fiziksel yolculuğunun yanı sıra kendi kimliğini ve insan olma arzusunu keşfetme sürecini de başarılı bir dille anlatıyor.

Spoiler’dan uzak durarak aktarmaya çalıştığımız oyunun hikâyesi, Pinokyo’nun karşılaştığı çeşitli karakterler ve onların öyküleriyle daha da derinleşiyor. İlgili karakterler, kahramanımızın yolculuğunu etkileyen ahlaki kararlar ve seçimler sunuyor. Tabii Pinokyo’nun aldığı kararlar ve yaptığı eylemler, hikâyenin sonucunu ve Pinokyo’nun kendi kaderini de belirleyici rol oynuyor.

Mekanikler ve Tasarım: Pinokyo’nun Güçlü Oyuncağı

Oyunun tam sürümü yayımlanmadan evvel demosunu oynayıp hayli etkilendiğimiz Lies of P’nin en çarpıcı özelliklerinden biri, soulslike türünün klasik mekaniklerini, Pinokyo’nun kendine has fantastik dünyasıyla harmanlaması oluyor. Oyuncular, düşmanlara karşı sıklıkla başvurduğu dodge, blok ve saldırı hareketlerini kullanırken aynı zamanda Pinokyo’nun özgün yeteneklerini de keşfediyor. Elde ettiği çeşitli ekipmanların yanı sıra sol kolu, ikincil silah işlevi görüyor ve dinlenme noktalarına ulaştığımızda bu kollardaki yetenekler arasına geçiş yapmamız mümkün oluyor. Oyun, bu mekanikleri, doğrusunu söylemek gerekirse FromSoftware ustalığıyla birleştirerek hem tanıdık hem de yepyeni bir deneyim sunuyor. Oyunun tasarımı, gotik ve steampunk unsurları bir araya getirerek oyuncuları âdeta 19. yüzyılın sonlarına, Fransız, Belle Époque döneminin karanlık sokaklarına götürüyor. Her köşe başı, her karanlık sokak, Pinokyo’nun bu tekinsiz dünyada karşılaşacağı yeni tehlikelerle dolup taşıyor. Oyunun dünyası, detaylı ve ince işçiliğiyle dikkat çekiyor. İrili ufaklı düşmanlar, oyun süresince karşılaşılan “gizemli” kişilikler, ana görevleri bırakıp bizi yan görevlerin peşinden koşturan olaylar, Lies of P dünyasına dâhil olmamızı mümkün kılıyor. Bunun yanında incelikle dizayn edilen binalar, sokak lambaları ve diğer çevresel unsurlar, bu karanlık dünyaya dair hikâyeler fısıldıyor.

Güçlü Atmosfer, Görsel ve İşitsel Bir Şölen Yaşatıyor

Unreal Engine 4 oyun motoruyla geliştirilen Lies of P’nin grafikleri, oyuncuları âdeta bir sanat eserinin içine çekiyor. Karanlık ve kasvetli atmosfer, oyunun gotik temasını mükemmel bir biçimde yansıtıyor. Işıklandırma ve gölge oyunları, her sahneyi daha da dramatik hâle getiriyor. Hatta birçok oyuncu tarafından atmosfer bakımından Bloodborne’a en yakın oyun şu an Lies of P olarak gösteriliyor. Oyunun karakter tasarımları ve temaya uygun düşman tasarımı/çeşitliliği de dikkat çekiyor. Kahramanımızın karşılaştığı düşmanlar, hem görsel olarak etkileyici hem de oynanış açısından zorlayıcılığıyla yapımın tam bir soulslike olmasını sağlıyor. Oyunun atmosferi, oyuncuları sürekli bir gerilim içinde tutmak üzerine inşa edilmiş ve her bir adımda beklenmedik tehlikelerin ortaya çıkabileceği hissi, oyunun temelini oluşturuyor. Bu atmosfer, oyunun olay örgüsüyle de bütünleşerek oyuncuları sürekli merak içinde tutuyor.

Bu Zorlu Maceraya “Canavar” Olmadan Katılmayın

Oyun boyunca düşmanla her karşılaşma, stratejik düşünme ve hızlı refleksler gerektiriyor. Hata yapmanın ağır sonuçları olduğu bir dünya sunan Lies of P’de her ölüm, oyuncuyu daha dikkatli olmaya ve stratejilerini gözden geçirmeye zorluyor. Soulslike oyunlara aşina olanlara bile yer yer saç baş yolduran zorluklar, doğal olarak bu oyunda da sıklıkla bulunuyor. Lies of P’deki oynanış, “zor” oyunlardan hoşlanan oyunculara gerçekten de çok zorlu bir deneyim sunuyor. Hatta öyle ki oyun ilk yayımlandığı dönemde oyundaki bazı boss’lar, neredeyse öldürülemiyordu. Oyunculardan gelen yoğun geri bildirimler sonucunda geliştirici ekip, oyun için birkaç yama yayımlayarak oyundaki denge sorunlarını ortadan kaldırdı.

Genel olarak değerlendirdiğimizde oyunun savaş sistemi, hem acımasız hem de ödüllendirici; bu nedenle her başarılı saldırı ve savunma, oyuncuya büyük bir tatmin sağlıyor. Oyunun düşmanları, çeşitli ve zorlayıcı ama boss’ların hareketlerini ezberlemek biraz zaman alabiliyor. Kimileri birkaç fazdan oluşan boss’lar, gerçekten de “boss” olduklarını görünüşleriyle ve güçleriyle gösteriyor. Bu süreçte Lies of P’de Pinokyo’nun macerasına, bir “canavar”dan destek almadan çıkmanız kesinlikle önerilmiyor. Monster Notebook tarafından geliştirilen; Abra, Tulpar ve Semruk ailesindeki oyun bilgisayarları, Lies of P başta olmak üzere görsel yönden etkileyici oyunları akıcı çalıştırmakla kalmıyor, reflekslerinize uyum sağlayan hamleleri, giriş gecikmesi olmadan uygulayabilmenizi de mümkün kılıyor.