Grafiklerinin iyileşmesine rağmen son yıllarda oyunların birbirlerine daha çok benzediğini düşünüyor olabilirsiniz. Bunda pek haksız sayılmazsınız çünkü oyun şirketleri, geliştirdikleri yapımların garanti para getirisi olmasına gayret ediyor. Bu doğrultuda, tutan bir formülün peşinden gidip temeli aynı kalan ama ayrıntılarda birbirinden ayrılan oyunlara imza atıyor. Ancak oyun tarihinde gözünü karartıp öyle çılgın işler yapan şirketler oldu ki onların sunduğu oyunlar, tam manasıyla tür belirleyip oyun dünyasında çığır açtı. Gelin, bu oyunlardan bazılarına birlikte göz atalım.
Super Mario Bros. (1985)
Oyun tarihinin ilk yandan ilerlemeli platform oyunu olmasa da çıktığı andan itibaren türün geniş kitlelerce sevilmesini sağlayan bir oyun oldu Super Mario Bros. Nintendo’nun oynanışa kattığı yenilikler, ulaşılması gereken hedef ve ödül arasındaki denge ve daha birçok unsur, oyunun bir türün referans noktası olmasını sağladı.
Street Fighter II (1991)
Bir dönem Türkiye’de “Atari Salonu” şeklinde isimlendirilen oyun salonlarında yankılanan “aduket”, “alexpu” gibi ses efektlerinin kaynağı olan, oyun makinesinin başında onlarca kişinin başında toplanıp oynayanları seyrettiği bir oyundu Street Fighter II. İnsanların bu oyuna olan ilgisi haksız değildi zira kendisi, dövüş türü oyunlarının ilk en iyi örneğiydi. Kendisinden sonra gelenler de onu daima örnek aldı.
Doom (1993)
Oyuncuları, oyunlara uzaktan bakan bir çift göz olmaktan çıkarıp oyunun tam da merkezine koyan bir yapımdı Doom. Öncülü konumundaki Wolfenstein 3D’nin izinden gitse de gelişmiş grafikleri, tansiyonun daima yüksek seyretmesini sağlayan atmosferi ve şeytani havasıyla birçok oyuncunun bir dönem kâbuslarının yakıtı hâline de geldi. Doom çıktıktan sonra henüz isimlendirilmemiş bu türdeki diğer oyunların nasıl adlandırılacağı ise belliydi: “Doom tarzı”.
Warcraft: Orcs & Humans (1994)
Oyun dünyasında kartlar yeniden dağıtılıp türler peşi sıra şekillenirken Blizzard Entertainment’ın hayat verdiği gerçek zamanlı strateji oyunuydu Warcraft: Orcs & Humans. Türün ilk temsilcisi olmasa da rafine bir oynanış sunan ve bunu yaparken de grafik arayüzünün bilgisayar faresiyle mükemmel şekilde kontrol edilebilmesine imkân tanıyan yapım, gerçek zamanlı strateji türünün bugünlere kadar uzanmasında önemli pay sahibi.
Super Mario 64 (1996)
Bugün dev bir külliyata sahip olan Super Mario oyun serisinin ilk üç boyutlu sürümüydü Super Mario 64. Yanlara, yukarıya ve aşağıya hareket edebilen iki boyutlu Mario’nun üç boyutlu dünyadaki maceraları ise Nintendo’nun ustalıklı bölüm tasarımları sayesinde unutulmaz birer deneyimdi. Ama Super Mario 64’ün önemi bununla sınırlı değildi. Artık kendisinden sonra gelecek oyunlar, bu yapımın mekaniklerinden ufak tefek kopyalar çekecekti.
Metal Gear Solid (1998)
Kimilerine göre oynanabilir bir aksiyon oyunuydu, kimilerine göreyse oyun tarihinin en yaratıcı isimlerinden biri olan Hideo Kojima’nın ilerleyen yıllarda devam edecek gövde gösterisinin ilk adımıydı Metal Gear Solid. Solid Snake adlı karakterin yönetildiği gizliliğe dayalı aksiyon oyununun en temel özelliği, oyun motoruyla hazırlanıp başarıyla yönetilmiş upuzun ara sahneler içermesiydi. Tabii oyuncunun psikolojisini altüst eden boss davranışları da Kojima’nın cin fikirliliğinin bir eseriydi.
Half-Life (1998)
Daha önce adı sanı duyulmamış Valve’ın, FPS türünün kaderini değiştirecek ilk oyunuydu Half-Life. Hikâye anlatma konusunda beceriksiz, ara sahne sunma tarafında tutuk, oyuna derinlik kazandırma noktasında yetersiz FPS oyunlarının üstüne sünger çekip kendi hikâyesini oyuncuya öyle başarılı şekilde anlattı, oyuncuları kendi dünyasına öylesine iyi adapte etti ki Half-Life standartlarını yakalayamayacak FPS oyunlarının bu alanda hiçbir şansı kalmayacaktı.
Grand Theft Auto III (2001)
Sınırları epey dar çizilmiş üç boyutlu oyunlar arasından sıyrılıp koskoca bir şehri yaya olarak, otomobille, tekneyle ya da uçakla (Dodo’yu uzun süre uçurabilenlere tebrikler!) gezebilme imkânı tanıyan, tepeleme eğlence dolu bir oyundu Grand Theft Auto III. Sürükleyici senaryosu ve oynanış konusunda sunduğu çeşitlilikle açık dünya aksiyon oyunları için milat kabul edilen bir yapım hâline geldi.
World of Warcraft (2005)
2005 yılında çıktığında bir oyun olan ama çok geçmeden bir yaşam tarzına dönüşen yegâne yapımdı World of Warcraft. İnsanların aylık abonelik ücreti ödeyerek ciddi zaman ayırıp oynadıkları oyun; kendi başına bir evren içermesi, bağımlılık yapıcı oyun elementleriyle donatılması ve kültürlü topluluğuyla devasa çok oyunculu çevrim içi oyun türünün benimsenmesini mümkün kıldı.
Portal (2007)
Henüz Valve ile bir bağlantısı olmayan Kim Swift’in yapımcılığını üstlendiği Narbacular Drop adlı bulmaca platform oyununun ortaya çıkmasıyla temelleri atıldı Portal’ın. Kim Swift ve ekibini Valve’a davet eden Gabe Newell, birinci şahıs kamerasıyla oynanan en yenilikçi oyunun hazırlanmasını istedi. Böylece ortaya adından yıllarca söz ettirecek, yaş pastalara şüpheyle yaklaşılmasına neden olacak Portal çıktı.
Minecraft (2011)
Mojang Studios’un zamanla bu kadar büyüyeceğini muhtemelen tahmin etmediği, prosedürel olarak oluşturulan sonsuz üç boyutlu dünyasıyla aynı sonsuzlukta eğlence sunan bir oyundu Minecraft. Ebeveynlerin yeni nesil oyunlara olan soğuk yaklaşımını kırması ve artık eğitim alanında da değerlendirilmeye başlamasıyla dikkat çeken oyun, adını çok geçmeden gelmiş geçmiş en çok satan oyunlar listesinin ilk sırasına da yazdıracaktı.
İLGİLİ YAZILAR
15 Nisan 2024
14 Nisan 2024
