Savaşın Arka Yüzü: This War of Mine

Monster Notebook  12 Nisan 2020

Oyun

Hayatını kaybeden 100 bini aşkın insan, evlerini terk etmek zorunda kalan milyonlarcası daha… 1992-1995 yılları arasında yaşanan insanlık trajedisi olan Bosna Savaşı, acı dolu hatıraların bir daha çıkmamak üzere hafızalara kazınmasına neden oldu. Gelecek nesillerin bu ve benzeri savaşlardan ne denli ders çıkaracağı bilinmez; ama hikâyesini ya da ilhamını böylesine acılara dayandıran dijital oyunların ses getirdiği, getireceği de şüphesiz. Bosna Savaşı’ndan ve Saraybosna Kuşatması’ndan ilham alan This War of Mine, belki de sırtını gerçeklere yaslayıp, yüzünü hakikate dönerek, savaşın acımasız yönünü yansıtması sebebiyle, bu denli ikonik bir oyun hâline geldi.

Bir Oyunda Kendinizi Hiç Bu Kadar Sorumlu Hissetmemiştiniz

Son yıllarda hayatta kalma temalı birçok oyun yayınlandı; ama This War of Mine’ı diğer yapımlardan ayıran en temel unsur, yapımın oyuncudan ciddi bir sorumluluk da beklemesi. Kuşatma altındaki kurgusal Graznavia şehrinde, daha önce herhangi bir savaş tecrübesi yaşamamış birkaç insanın bedensel ve ruhsal sağlığı, hatta ne kadar süre hayatta kalacakları bile sizin elinizde. Tamamen hamlelerinize muhtaç durumdaki This War of Mine karakterlerinin hangisinin gece nöbetinde kalacağı, hangisinin araç gereç ve yiyecek bulmak üzere köhne binadan ayrılması gerektiği gibi bir dolu değişken, oyunun seyrini ve karakterlerin kaderlerini etkiliyor. Oyun, size karakterlere dair birtakım bilgiler sunuyor ve bu sayede görev paylaşımı yapmanız kolaylaşıyor. Fakat yağmacıların kapınızı çalması başta olmak üzere; açlık, hastalık gibi etmenler, karakterlerin davranışlarını 180 derece değiştirebiliyor. Bu noktada siz, oyuncu olarak itidalli davranıp en zor koşullarda bile ne yapılması gerekiyorsa onu yapmalısınız.

Bitmek Bilmeyen Geceler, Geçmek Bilmeyen Günler

Bu tarz oyunlarla daha önce zaman geçirmişliğiniz yoksa -ki This War of Mine’ı şahsına münhasır bir oyun olarak değerlendirmek çok yanlış olmaz- oyundaki işleyişi; boğucu, yıpratıcı ve strese sevk edici bulmanız son derece doğal. Bir süre sonra, dijital dünyadaki tanıdıklarınız hâline gelen karakterlerden bazılarına ağırlık verip bazılarından vazgeçme eşiğine doğru ilerlemeniz, bazılarını ise apansız kaybetmeniz maalesef oyunun doğal sürecinin eseri. Bu bakımdan, muhtemel sıra dışı durumları ve gelişmeleri zihninizin bir köşesinde bulundurmanızda yarar var. Yönettiğiniz karakteri ısıtmak için manevi değeri olan kitapları yakmak zorunda kalabilir, sabah gördüğünüz halim selim komşuyu, karakterinizin açlıktan ölmemesi için feda edebilirsiniz. Tabii bunun sonucunda yönetiminizde olan karakterler, depresyona girebilirler ve bu, onlar için açlıktan daha beter bir durum. Eğer oyun sürecinde çok sıkışacak olursanız; rehber niteliğindeki This War of Mine içeriklerinden yararlanmanızı öneririz. En azından, zorlu koşullarda nasıl bir yol izlemeniz gerekeceğine böylesi içeriklerle karar verebilirsiniz.

Böylesine Sade Grafiklerle Hazırlanabilecek En Başarılı Oyunlardan

2010’lu yıllarda yayınlanan en derin yapımlar arasında yer alan This War of Mine, açıkçası herkese hitap etmeyen, özellikle gerçek hayatta karamsar ve olaylara genellikle negatif bakan oyuncuların pek yanaşmaması önerilen bir oyun. Ama savaşın, pek çok FPS oyununda yansıtıldığı gibi hoyrat bir şekilde sağa sola silah sıkıp bombalar atmaktan öte, bireyin insanlığını ve varlığını sorgulamasına zemin hazırlayacak yönlerinin de bulunduğunu görebilmeniz açısından This War of Mine, harikulade bir eser.

2014 yılında yayınlanan ve Polonya merkezli 11 bit studios tarafından geliştirilen This War of Mine, sistem gereksinimleri bakımından oyuncu dostu. Önerilen sistem gereksinimleri tablosunda; dört çekirdekli işlemci, 4 GB bellek, Shader Model 3.0 destekli ve 1 GB grafik bellekli ekran kartı bulunuyor. Oyunun sistemde kapladığı alan ise eğer tüm ek paketlerini de edinirseniz, 3 gigabaytı biraz aşıyor. Kısacası, birkaç yıllık bir bilgisayarla bile This War of Mine’ı rahatlıkla oynayabilirsiniz.

Paylaş: