The Outer Worlds İncelemesi

Monster Notebook  14 Kasım 2020

İncelemelerOyun

Edebiyatta, sinemada ve senaryolu oyunlarda karşılaştığınız hemen her şey, aslında kendi içinde belirli çerçeveleri bulunan “Kahramanın Yolculuğu” temeline dayanıyor. Zaman, mekân veya karakterin kim olduğu fark etmez; “kahraman” bir görev için yola çıkar ve onun yolculuk esnasında karşılaştığı durumlar; okurun, izleyicinin ve oyuncunun deneyimlediği bir maceraya dönüşür.

Bugüne kadar geliştirdiği hemen her oyunla bize “Kahramanın Yolculuğu”nu rol yapma unsurlarıyla bir arada sunan ve Star Wars Knights of the Old Republic II: The Sith Lords gibi anıt oyunların altında imzası bulunan Obsidian Entertainment, bu defa bizleri Fallout tarzı bir maceraya davet ediyor. 2019 yılında yayımlanan ve çıktığı sene, birçok oyun eleştirmeni tarafından yılın oyunu unvanı verilen The Outer Worlds, Obsidian’dan başkasının kolay kolay hazırlayamayacağı bir yapım kesinlikle.

Stranger in a Strange Land

Iron Maiden’ın meşhur “Stranger in a Strange Land” şarkısıyla aynı adı taşıyan ilk bölümüyle oyuncuları karşılayan The Outer Worlds, alternatif tarih üzerinden hikâyesini kurgulayan yapımlardan biri. ABD’nin 25. başkanı olan William McKinley’nin suikasta uğramadığı ve mega şirketlerin güçlenerek varlıklarını sürdürdüğü bir gelecekte geçen oyunda, dev şirketler uzayı ve uzaylıları sömürmeye başlıyor. Toplumsal sınıfların ortaya çıkışı ve mega şirketlerin, Dünya’daki insanları diğer gezegenleri kolonileştirmek üzere kullanması ise isyan kazanlarının kaynamasına ortam hazırlıyor. Kolonileştirilen yerlerden biri de altı gezegenli bir yıldız sistemi olan Halcyon ve buradaki yönetimden memnun olmayan yarı deli bilim insanı Phineas Welles. Bilim insanı, yönettiğimiz karakteri doğru kişi olarak görüyor ve uykusundan uyandırarak maceramızın başlamasını sağlıyor. Bu macerada seyahat yapma imkânımız oluyor ve yıldız sistemindeki gezegenleri oyun içerisinde adım adım ziyaret edip oralardaki görevlerimizi gerçekleştirebiliyoruz. Her bir gezegenin kendine has bir bitki örtüsü ve renk paleti olsa da sunulan atmosfer, aklınıza doğrudan doğruya Fallout’u getirebilir. 1940’lı, 50’li yıllara has tabelalar, mekân tasarımları kendinizi Fallout olmayan bir Fallout’taymış gibi hissetmenizi sağlayabilir.

Derin Diyaloglar, Eğlenceli Çatışmalar

Bir RPG’den bekleyeceğiniz her şeyi ziyadesiyle emrinize amade kılan The Outer Worlds, etkileşime geçtiğiniz her karakterle son derece derin diyaloglar kurabilmenize imkân tanıyor. Oyunda Türkçe dil desteği bulunmamakla birlikte yeterli düzeyde İngilizce ile rahatça takip edebileceğiniz diyaloglarda konuşma seçeneklerinin çeşitliliği, oyunun seyrini değiştirmenize zemin hazırlıyor. Bunun yanında pek dikkat çekmeyen karakterler için bile hazırlanan ayrıntılı konuşma metinleri sayesinde yapımdaki ana görevleri bırakıp o silik görünen yan karakterlerin görevleriyle bile zaman geçirmeniz mümkün. Tabii bu tür oyunların olmazsa olmazı puan vererek yetenek geliştirme özelliği, diyaloglara doğrudan yansıyor. Eğer konuşma becerilerinizi artırırsanız, daha kapsamlı diyaloglar gerçekleştirebiliyor, olaylara farklı açılardan bakma şansı yakalayabiliyorsunuz.

Oyundaki çatışma mekanikleri ise yapımın eğlenceli hâle gelmesinde önemli rol oynuyor. Dişli düşmanlara denk geldiğinizde kullanabileceğiniz birbirinden güçlü silahlar bulabilirken çatışma süreçlerini lehinize çevirmek için zaman yavaşlatma gibi özelliğiniz de bulunuyor. Bu sayede kısa süreliğine düşmanınızın gücünü ve zayıflıklarını görebiliyor, çatışma stratejinizi bu doğrultuda belirleyebiliyorsunuz. Bunun yanında bir de eşlikçi özelliği mevcut ki çatışmalarda sizin yerinize düşmanlara saldıran bu eşlikçiler, çoğu zaman size öldürecek pek bir düşman bırakmıyor. Toplamda altı farklı eşlikçi var ve ikisi yanınızda bulunabiliyor. Eğer çatışmalardan mümkün mertebe uzak kalıp hikâyeye odaklanmak istiyorsanız, eşlikçilerden destek alabilirsiniz.

Unreal Engine 4 ile geliştirilen ve kendine has görsel dile sahip The Outer Worlds’un müziklerinin arkasında, Fallout: New Vegas ve Pillars of Eternity gibi diğer Obsidian oyunlarında da görev alan Justin E. Bell var. Kısacası sizi, hem görsel hem de işitsel bir şölen bekliyor. Eğer RPG türü oyunlara meraklıysanız, çıkışından uzun zaman sonra Steam’i de ziyaret eden oyuna mutlaka göz atın.

Paylaş: