Batman Arkham Asylum Nasıl Bu Kadar Başarılı Oldu?

Monster Notebook  20 Mayıs 2022

Oyun

Video oyunlarıyla yeterince zaman geçirdiyseniz ve süper kahramanlara sempati duyuyorsanız, 2000’lerin sonlarına kadar dişe dokunur kalitede bir Batman oyunu çıkmadığını rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Evet, 1990’ların arcade (Atari) salonlarında jetonlarımızı teker teker yutan, dönemine göre eğlenceli sayılabilecek Batman oyunları vardı fakat bu oyunlardan hiçbiri, oyunun dünyasına kendimizi kaptırıp gerçekten de Bruce Wayne/Batman gibi hissetmemiz için yeterli altyapıyı sunamıyordu. Christopher Nolan’ın yönetmenliğini üstlendiği “Batman Begins” filmiyle aynı paralelde seyreden ve filmle aynı adı taşıyan 2005 çıkışlı yapım ise bir iki nokta haricinde maalesef film oyunlarının makus talihini paylaşıyordu. Bu oyunu çok fazla suçlayamayız zira ilgili oyun, 1997 çıkışlı Mortal Kombat 4’ün sınırlı teknik kabiliyetlere sahip motoruyla (şaka yapmıyoruz) geliştirilmişti.

Takvimler, 2009 yılının ağustos ayını gösterdiğindeyse sıra dışı bir şey oldu. Adını sanını pek duymadığımız Rocksteady Studios adlı oyun şirketi, daha önce birkaç kısa tanıtım videosunu dolaşıma soktuğu Batman Arkham Asylum adlı video oyununu yayımladı. Oyun, çıkışının ilk günlerinden itibaren öylesine bir patlama yaşadı ki dijital oyun platformlarının bugünkü kadar yaygın olmadığı 2009’un ilk üç haftasında 2,5 milyon gibi devasa satış sayılarına ulaştı. Peki; en iyi oyun tasarımı, en iyi fikrî mülkiyet kullanımı, en iyi sinematik, en iyi ses dizaynı gibi sayısız ödülü evine götüren Batman Arkham Asylum, nasıl bu kadar başarılı oldu?

Sürükleyici Senaryo ve Başka Oyunlara İlham Veren Mekanikler

Tek kişilik senaryoya sahip oyunların elindeki en önemli kozlardan birinin senaryo olduğunu bilen ve buradan hareketle olabilecek en yetkin yazarla yola çıkmaya karar veren geliştirici ekip, Batman Arkham Asylum kadrosunda Paul Dini’ye yer açtı. Bu isim size yabancı gelebilir fakat Dini, 1980’lerin sonu, 1990’ların başında çocuk olanlar için efsane statüsündeki “Batman: The Animated Series”, “The New Batman Adventures”, “Batman Beyond” gibi animasyon serilerinde başyazardı. Bu çapta eserleri sırtlamak için Batman külliyatına hâkim olması bir yana, o evrene dair takip edilesi anlatılar çıkarması, Paul Dini için çocuk oyuncağıydı. Netice itibarıyla, Batman’in o bilindik öyküsünü, çok çarpıcı sahnelerle ve zaman zaman çarpıtılmış oyun sekanslarıyla deneyimlememiz mümkün oldu. Ayrıca oyunda karşımıza boss olarak çıkan süper kötülerin (oyunu henüz oynamayanlar için spoiler vermek istemiyoruz) fikir dünyalarını daha yakından öğrenme fırsatı yakaladık.

Çok güçlü bir senaryoya sırtını yaslayan oyunun kurgusu, doğal olarak son derece başarılıydı. Oyunun ilk birkaç dakikası içinde bunun bir oyun olduğu fikrini rafa kaldırıp kendimizi, Bruce Wayne/Batman gibi görmeye başlıyorduk. Üçüncü şahıs kamera açılı olmasına rağmen çok kilit bir pozisyonda sabitlenerek kendimizi Batman yerine koymamızı sağlayan kamera perspektifinden de söz etmeliyiz. Batman’i kontrol ederken onu usul usul takip eden kamera, kahramanımızın çete üyeleriyle dövüş anlarında ise çevremizi daha iyi görüp zincirleme ataklar yapabilmemize fırsat tanıyordu. Oyunun baş animatörü olan Zafer Çoban’ın karakter animasyonları konusunda ekibiyle birlikte ne denli çaba sarf ettiği, oyunun her anından anlaşılabiliyordu. Gerek kamera açısı gerekse zincirleme/kombo odaklı dövüş sistemleri, sonraları başka oyunlara da ilham verdi ve hatta o oyunların dövüş sekansları bile “Aynı Batman gibi” şeklinde anılır oldu. Tabii hiçbir oyun, bu yapımdaki akıcı dövüş sistemine ulaşamadı.

Keşif Hissi ve Dedektiflik Oyunun En Önemli Özelliklerinden

Yıllar sonra gelecek ve Rocksteady imzalı Batman oyunlarını bir seriye dönüştürecek yapımlar kadar geniş ölçekli olmasa da kabul edilebilir boyutta bir açık dünya sunan Batman Arkham Asylum, karakterimizin peleriniyle yükseklerden süzülerek seyahatler gerçekleştirebildiğimiz, halatlı kancasıyla tırmanılabilir alanlara ulaştığımız, kısacası, bize sunulan yerleri, adım adım keşfedebildiğimiz bir oyundu. Dikey ve yatay olarak inşa edilen haritanın kimi zaman erişilmesi güç yerlerine giderek birtakım bulmacaları çözüp ses kayıtlarını ve daha fazlasını bularak oyun evrenine dair ayrıntıları öğrenebiliyorduk. Elbette Batman’in diğer oyuncakları da emrimize amadeydi. Oyunda ilerleme katettikçe yeni ekipmanlarla ulaşılamayan yerlere gidebiliyorduk. Pek çok oyunda bulunan ve genellikle işkenceye dönüşen backtracking (oyunun ilerlemesi için daha önce geçilen yerlerden tekrar geçmek durumunda kalmayı ifade eden bir terim) Batman Arkham Asylum özelinde keşif duygusunu perçinlemeye hizmet ediyordu.

Keşif kadar oyunda suçla mücadele ve kanıt toplama gibi süreçlerde büründüğümüz dedektiflik rolü -ki esasen Batman bir dedektiftir ve DC’nin baş harfleri, Batman’in de ilk defa boy gösterdiği Detective Comics’in kısaltmasıdır- de oyunun sürükleyiciliğini artırıyordu. İlerleyen oyunlarda bu özelliğin üzerine biraz daha fazla gidilmesinin nedeni, belki de bu dedektiflik sekanslarının oyuncular tarafından çok sevilmesi olabilir.

Batman Arkham Asylum, sadece 2009’da yayımlanan bir aksiyon macera oyunu olmakla kalmadı, bir süper kahraman oyununun nasıl yapılması gerektiği noktasında da diğer stüdyolara ders verdi. Çıkışının üstünden 13 yıl geçse de oyun mekanikleri ve Unreal Engine 3 destekli grafikleri sayesinde sıkılmadan oynayabileceğiniz yapımı mutlaka deneyimlemenizi öneririz.

Paylaş: