Bir Kuşağın En Güzel Yılları: Ultima Online

Monster Notebook  3 Haziran 2020

Genel

Yaratıcı zihinlerden çıkan sanat eserlerinin ve diğer tüm fikrî mülklerin yüz binleri hatta milyonları peşinden sürüklemesi şaşırtıcı değil. Yalnızca Türkiye’de değil dünyanın geri kalan daha sayısız ülkesinde de oyuncuları aylar, yıllar boyunca ekran karşısında tutmayı başaran Ultima Online da böylesi işlerden biri.

İlk defa, 1981 yılında yayımlanan Ultima I: The First Age of Darkness oyununda boy gösteren Lord British’e ve dolayısıyla Ultima serisine hayat veren Richard Garriott’ın da son derece yaratıcı bir zihin olduğu su götürmez bir gerçek. Oyun tasarım ve programlama işlerine epey erken bir dönemde, 1979 yılında başlayan Garriott’ın, ilerleyen yıllarda, dünyanın altıncı uzay turisti olarak uzayda 12 güne yakın süre kalması, zihninin derinliklerinde neler döndüğü hakkında az da olsa fikir verir nitelikte. Peki, internetin son kullanıcılar için emekleme aşamasında olduğu bir dönemde piyasaya çıkan ve o dönemler, çevirmeli ağ üzerinden internete bağlanan kullanıcıların dev internet faturalarıyla karşılaşmasına neden olan Ultima Online da neyin nesiydi?

Origin Systems’ın Oyun Yelpazesindeki En Değerli Yapım

Wing Commander ve Jane’s Combat Simulations serisiyle büyük sükse yapan Origin Systems’ın, Ultima serisinin çevrim içi oynanan sürümü olarak oyunseverlerle buluşan versiyonu Ultima Online, fantezi rol yapma türüyle ilgilenenlerin ilgisini çekti.

Yayımlandığı 1997 yılında oyuncuların, genellikle evlerindeki çevirmeli ağ ya da bir başka deyişle eski nesil modemleriyle katılabildikleri yapım, binlerce oyuncunun aynı anda oyuna dâhil olabilmesini ve birbirleriyle etkileşim kurabilmelerini mümkün kılıyordu. Ultima Online, Britannia’da geçiyor ve olay örgüsü bakımından ilk Ultima’nın izinden gidiyordu. Kötücül güç delisi Mondain’ın yenilmesi ve Ölümsüzlük Mücevheri’nin parçalanmasıyla oluşan sayısız paralel dünya, yapımın konusuydu. Asıl ilginç nokta ise senaryo dâhilindeki paralel dünyaların, oyunda shard olarak isimlendirilen sunucuları temsil etmesiydi. Oyuncular, diledikleri shard’lara katılarak karakterlerini oluşturmaya başlıyordu. Karakter oluşturmaktan bahsedildiği için aklınıza bugünün RPG oyunlarındakine benzer karakter yaratma ekranları gelmesin tabii. Oyunun ilk versiyonlarında karakterinizi inceden inceye kendiniz geliştirmeniz, mesleğine kadar her detayını kendiniz belirlemeniz gerekiyordu ve ön tanımlı karakterler bulunmuyordu.

Kimilerine Göre Koca Bir Dünya, Kimilerine Göre Dövüşlü Chat

İzometrik üçüncü şahıs kamerasına sahip Ultima Online’da hazırlanan karakter kolayca yönetilebilse de oyunun gerçekçiliğine alışabilmek herkes için kolay olmayabiliyordu. Örneğin ok yapmak için gidip bir balta bulmanız ya da almanız, baltayla ağaç kesip küçük odun parçaları oluşturmanız, okun doğru şekilde yol alabilmesi için tavuk tüyü bulmanız ve bunun için de tavuk öldürmeniz gerekiyordu. Böylesi ayrıntılar, oyuncuları iş birliği yapmaya sevk ediyordu ki Ultima Online’ın bu denli geniş kitleleri bir araya getirmesinde bu ve benzeri durumlar etkiliydi. Öte yandan sunuculara bağlanan yüzlerce, binlerce oyuncu “kesecek” canavar bulduğu zaman mutlu olurken canavar bulamadıklarında ise birbirilerine saldırabiliyordu. Hatta kimi zaman olay oyun olmaktan çıkıp karşılıklı dijital münakaşalara dönüşüyordu ki bu nedenle Ultima Online’ın Türkiye sunucularındaki deneyimlerinden sonra yapıma “Dövüşlü Chat” diyenler bile oluyordu.

Şirket Değişiklikleri ve Sahneye Farklı Oyunların Çıkışıyla Azalan Popülerlik

1992 yılında Origin Systems’ı Electronic Arts’a satan Richard Garriott’ın aklına, Ultima serisinin zaman içerisinde popülerliğinin azalacağı ve bu nedenle yapımların el değiştireceği muhtemelen gelmezdi. Aslında Ultima Online’ın, 2003 yılında sayısı 250 bine ulaşan ve o dönem için bir rekor kabul edilen kayıtlı oyuncu sayısını bölen unsur, hiç hesapta yokken çıkagelen World of Warcraft’tan başkası değildi. Gerek yeni Ultima oyunlarının satış başarısızlıkları gerekse Ultima Online’daki oyuncuların yapımdan kopması nedeniyle Electronic Arts, Dark Age of Camelot’un yapımcısı Mythic Entertainment’ı satın alarak oyunu onlara emanet etti. 2010’lu yıllara yaklaşırken ek paketlerle ve hile engel sistemleriyle güçlendirilen yapım, bu defa Mythic’ten evrilen Broadsword’un kanatları altına girdi.

Ultima Online ile bugün hâlâ zaman geçiren sayısız oyuncu var ve yapımın popülaritesi azalsa da oyun, çekirdek oyuncularını koruyacak gibi görünüyor.

Paylaş: