Anasayfa   >   Oyun   >   Blur İncelemesi

Blur İncelemesi

Monster Notebook  25 Ağustos 2020

Oyun

2010 yılı, yarış oyunları açısından oldukça ilginç bir yıldı. Öyle ki; rakiplerini hem sıralamada hem de yarış esnasında onlara fiziksel müdahalelerde bulunarak saf dışı temeline dayanan iki oyun, yalnızca birer hafta arayla yayımlandı. Bunlardan biri, Split/Second, diğeri ise bu yazımızın konusu olan Blur’dü. Split/Second, dönemine göre nefes kesen grafiklerine ve sinematik hasar/kaza sahnelerine karşın Türk oyuncusu tarafından o kadar da tutulmadı ama Blur’de, Bizarre Creations’tan gelen bir şeytan tüyü vardı ve oyun, internet kafelerin en sevilen oyunlarından biri oldu. Gelin, on sene önce çıkmış olmasına rağmen ve heybesinde birtakım eksiklikleri de taşımasına karşın zamansız bir klasiğe dönüşen Blur’e bir göz atalım.

Yolların Ustasıyım, Power-Up’ların Hastasıyım

Arcade türü yarış oyunlarına meraklı olanların başından ayrılamayacakları Blur, Need for Speed serisinden izler taşıyan ama bu izleri çok belli etmeden daha köklü yapımlardan da beslenen bir yapım. Yarış mekanikleri açısından NfS serisine benzetebileceğimiz oyunda Power-Up toplama ve etkinleştirerek rakipler üzerinde kullanma özellikleri ise Mario Kart gibi oyunlardan geliyor.

Oyunun kariyer modunda nihai hedefimiz, yarışlarda ilk üçe girebilmek ve hayran kitlemizi mümkün olduğunca artırmak. İlk üçe girmek çoğu zaman kolayca gerçekleştirilebilecek bir hedef olurken hayran kitlesi artırma meselesi, her zaman o kadar da kolay olmuyor. Çünkü hayran kazanmak için rakip araçlara zarar vermek, çeşitli sürüş yeteneklerimizi sergilemek ve rakiplerden gelebilecek ataklara bir şekilde yanıt vermek ya da bu saldırılardan kaçınmak gerekiyor. Oyuna tamamen alışana kadar -ki Blur için hazırlanan tutorial videoları dahi bulunmakta- tüm bu işlerin altından kalkmak, oyuncuyu biraz zorlayabiliyor. Fakat yollarda ustalaşmak da Power-Up’ların mahiyetlerini öğrenip etkin şekilde kullanmak da birkaç saatte mümkün oluyor. Power-Up’ları kullanarak ateş etmek de kalkan açıp kullanmak da sizin elinizde.

Farklı Yarış Modlarıyla Eğlence Tam Gaz

Yarış tutkunlarını standart yarışlarla kısıtlamayan Blur’de toplam dört farklı yarış modu bulunuyor. İki deste otomobilin ekranda birbirini yenmeye çalıştığı Race bunlardan ilki. Benzerine farklı şekilde de olsa daha önce FlatOut serisinde de denk geldiğimiz Destruction modunda ise hedefimiz, karşımıza çıkan araçları sınırlı bir zaman dilimi içerisinde patlatıp yok etmek. Need for Speed: Most Wanted gibi yapımlarda yine benzerlerini deneyimlediğimiz Checkpoint, adı üstünde, kontrol noktalarına zamanında ulaşıp yarışı tamamlamamız gereken bir diğer mod. Güçlü rakiplerle ve hatta bölüm sonu canavarları olarak nitelendirebileceğimiz araçlarla teke tek kapıştığımız One on One ise Blur’ün sürükleyici modlarından biri.

Tüm bu modlarla zaman geçirirken elinizin altındaki araçların lisanslı birer otomobil olması, oyundan daha fazla keyif almanızı sağlayabiliyor. Sıra dışı oyun modları sunup oyuncuları, gerçekçi hasar modellemelerine sahip lisanslı araçlarla buluşturabilen yarış oyunlarına her zaman denk gelinmiyor.

Split Screen Seçeneğiyle Zaman Su Gibi Akıyor

Blur’ün tek kişilik oyun modları yeterince eğlenceliyken arkadaşlarınızla ve sevdiklerinizle eğlenceli bir oyun süreci yaşamak isterseniz yapımın çok oyunculu seçeneği içerisindeki “Split Screen”den yararlanabilirsiniz. Ekranı ikiye bölerek eğlenceyi ikiye katlamanızı sağlayan çok oyunculu seçenek içerisinde oyun modundan haritaya, tur sayısından mekâna dek birçok değişkeni özelleştirmenize imkân tanınıyor.

Grafikleri, çıktığı yıl da o kadar başarılı sayılmayan, bugün ise hayli ilkel görünen fakat bunun karşılığında alabildiğine eğlence sunan Blur, Project Gotham Racing serisinin arkasındaki isim olan Bizarre Creations’ın kepenkleri kapatmadan önce yaptığı son iki oyundan biriydi. Şayet oyunu bugüne dek denemediyseniz ve böyle bir yarış oyunu arıyorsanız ikinci el oyun marketlerini ve teknolojik ürünlerle arası iyi olan sahafları dolaşma vaktiniz geldi.

Paylaş: