Yıllarınızı, oyun dünyasının derinliklerinde geçirseniz de yeni nesil oyunlar sayesinde bu dünyayla henüz tanışıyor olsanız da mutlaka iyi ve kötü oyunlara denk gelmişsinizdir. Evet, iyi oyunların neler içerdiğini aşağı yukarı biliyorsunuz; başarılı bir hikâye, yormayan ya da kendi içinde çelişki bulunmayan oyun mekanikleri, sürükleyicilik… Kötü oyunlar ise bazen kendilerini çok iyi gizleyebiliyor ve oynadığınız esnada “Ben şu an ne yapıyorum?” ya da “Bu oyunun varlık amacı ne?” gibi soruları size sordurabiliyor. Ne var ki kötü oyunlar bile kendi içlerinde ayrılıyor. İşte bu defaki listemiz, bu ayrım çerçevesinde “felaket” derecesinde kötü oyunları içeriyor. Oyun dünyası için tam bir ibret vesikası, oyun geliştiriciler için de ibret vesilesi olan oyunlardan beşine bakmaya başlayalım.
1. E.T. The Extra-Terrestrial (1982)
Bir oyun düşünün; Atari gibi devasa bir firmanın batışıyla özdeşleşmiş, beklendiği kadar çok satmadığı için ve beklenenden fazla üretildiği için satılmayan kartuşları New Mexico’da gömülmüş, geliştiricilere tanınan 5 haftada hazırlanmış olsun. Evet, işte bu oyun, olabilecek en kötü film uyarlaması oyun olan E.T. The Extra-Terrestrial. Eğlence içermemekle kalmayıp kendi içinde herhangi bir mantıklı yönü de bulunmayan oyuna dair ayrıntıları merak ediyorsanız, çeşitli stream platformlarındaki oyun belgesellerine de konu olan yapımın ne gibi felaketlere yol açtığını öğrenebilirsiniz.
2. Daikatana (2000)
Gedikli oyuncuların kendisini yakından tanıdıkları John Romero’nun parmağının bulunduğu oyunları bir sıralayalım; Wolfenstein 3D, Doom serisi ve Quake. id Software’in bir dönem demirbaşı olan Romero, epey yaratıcı bir karakter ve id’den ayrılıp Ion Storm’u kurduğunda herkes ondan yeni bir Doom ve Quake bekliyordu. Bunda haksız da sayılmazlardı zira kendisi, John Carmack ile aynı havayı soluyan, devrimsel işler yapmış bir stüdyonun ana sütunlarından biriydi. Ion Storm tarafından geliştirilen Daikatana’yı çok ama çok sansasyonel şekilde duyurup diline pelesenk ettiği yakışıksız ifadeleri de Romero’dan beklenenin gelebileceği ihtimalini artırıyordu. Ne var ki dağ fare doğurdu ve Romero’nun “şov”unun ne kadar mesnetsiz ve anlamsız olduğu ortaya çıktı. Her yanından kalitesizlik akan Daikatana, her aşamasında aksayan mekanikleri ve anlamsızlığıyla hafızalarda yer etti.
3. FlatOut 3: Chaos & Destruction (2011)
Oyunculara “Bugbear Entertainment’ı nasıl bilirsiniz?” diye sorsak alacağımız yanıt muhtemelen “Çok iyi.” olacaktır. Benzer bir soruyu, adı, Bugbear sayesinde dünya çapında duyulan FlatOut serisinin üçüncü oyunu için sorsak çok başka bir yanıt alırız zira maalesef FlatOut markası, artık Bugbear’a ait değil ve bu marka altında yapılan oyunların bırakın ilk iki oyunun harika mirasını sürdürmeyi, bir yarış oyunu olmaya bile hakları olmamalı. Konumuz özelinde FlatOut 3: Chaos & Destruction, kendini bir yarış oyunu sanan ama aslında bir oyun bile olmaktan epey uzak, kontrollerinden grafiklerine, oynanışından ses ve müziklerine dek her yanından vasatlık fışkıran bir dijital ürün. Zira bu dijital ürüne oyun demek, diğer oyunlara hakaret bile olabilir. Olur da Steam kütüphanenizde bu oyuna denk gelirseniz, -şaka yapmıyoruz- oyunu hesabınızdan silmeyi bile düşünebilirsiniz. FlatOut 3 işte böyle bir yapım.
4. Aliens: Colonial Marines (2012)
Alien tutkunlarının heyecanla oynayacakları bir oyun olacaktı. Yapımın arkasındaki isim yabancı değildi, Gearbox’tı. Aliens deneyimini yaşamak için geri sayım başladı; baş döndüren tanıtım videoları, geliştirici röportajları havada uçuşuyordu. Beklenen gün geldi ve… Oyuncuları aldatma konusunda geliştiricilerin ne kadar hünerli olabildiklerini göstermelerine vesile olan Aliens: Colonial Marines yayımlandı ve vadedilenle gerçeklerin arasında ne kadar devasa bir uçurum olduğu oyunun çıkışıyla görüldü. Oyun dünyasının en büyük fiyaskolarından biri, hiç kuşkusuz bu oyuna ait ve bu durum onu, listemizin dördüncü sırasına dâhil etmemizi sağlıyor.
5. Big Rigs: Over the Road Racing (2003)
Varlığı, oyun dünyası için hakaret sayılabilecek bir başka “yarış oyunu”, Big Rigs: Over the Road Racing. 2000’lerin başlarında piyasaya çıkan ve kendisiyle zaman geçirenlere hayatı sorgulatan yapım, son teslim tarihine yetiştirilemediği için bitmemiş kodlarla oyuncuların karşısına çıkarıldı. Bu nedenle oyundaki rakip araçlar hareket etmiyor, fizik motoru hatalı çalışıyor ve çarpışmalar algılanmıyor. Oyunda yalnızca ileri ve geri gaz olmak üzere iki adet ses dosyasının yer alması, glitch’ler nedeniyle sonsuz hızlara ulaşabilmeniz gibi enteresanlıklar da cabası.
Siz siz olun, daima iyi oyunlara vaktinizi ayırın ve ayırdığınız vakitte, donanım sorunlarıyla uğraşmak yerine oyunun kendisine odaklanın. Monster tarafından geliştirilen Tulpar masaüstü bilgisayar modelleri, en iyi oyunları, en iyi şekilde deneyimlemenizi sağlayacak.