Geçmişten Günümüze Crysis Serisi

Monster Notebook  25 Ekim 2021

Oyun

Yeni bin yıla bir kala oyun sektöründe ne gibi gelişmelerin yaşanacağı tam olarak tahmin edilemiyordu. 3 boyutlu grafik hızlandırıcıların yerini ufak ufak almaya başlayan ekran kartlarının hünerleri ise her yeni versiyonda biraz daha artıyordu. Özel bir beklentileri olmadan geliştirdikleri X-Isle: Dinosaur Island demosunu, E3 1999 oyun fuarında tanıtabilecekleri en doğru şirketi ararken NVIDIA’nın dikkatini çeken Cevat Yerli önderliğindeki Yerli kardeşler, bu demo sayesinde çok değil, 8 sene sonra oyun dünyasında kasırgalar koparan Crysis’in fitilini de ateşleyecekti. X-Isle demosunun, NVIDIA GeForce 3 ekran kartı serisinin teknik yeterliliklerini sergileme noktasında kullanılması, ekibi bu demoyu oyunlaştırma fikrinde birleştirdi. Kolları sıvayıp Ubisoft yayımcılığında Far Cry’ı oyuncularla buluşturan Crytek, bu oyunun isim haklarını Ubisoft’a bıraktıktan sonra Crysis için hazırlıklara başladı ve alışılmışın dışında sayılabilecek Crysis macerası da böylece başladı. Peki, bu oyun serisi geçmişten günümüze nasıl şekillendi? Gelin birlikte bakalım.

Crysis (2007)

Açık uçlu haritaya sahip FPS oyunu geliştirme konusunda rüştünü Far Cry ile ispat eden Crytek, Crysis ile bu defa çıtayı daha yukarı koydu. Filipinler’deki kurgusal Lingshan Adaları’nın Kuzey Kore askerleri tarafından işgal edilmesi üzerine, orada bulunan ABD’li arkeoloji ekibinden yardım sinyali alan ABD’nin Filipinler’e özel askerî birliğini göndermesiyle başlayan oyunda, Nomad takma isimli Jake Dunn’ı kontrol ediyorduk. ABD ordusunun 2030’lu yıllarda kullanmayı planladığı nano teknoloji destekli dış kaplamalardan esinlenerek hazırlanan ve Nanosuit olarak isimlendirilen özel bir zırh-dış iskeletle donatılan Nomad, bu sayede görünmez olabiliyor, daha güçlü hâle gelebiliyor ve hızlı hareket edebiliyordu. Oyunun ters köşe yapan senaryosu dikkat çekerken bugüne dek popüler olmasını sağlayansa şüphesiz, bilgisayar eriten grafikleriydi. Çıkışının üzerinden neredeyse 15 yıl geçmesine rağmen bugün bile harika görünen Crysis, dönemin bilgisayarlarını o kadar zorlamıştı ki oyun ve donanım forumları “But can it run Crysis?-Ama Crysis’i çalıştırabilir mi?” başlıklarıyla dolup taşıyordu. Oyuncuların da oyun otoritelerinin de Crysis hakkındaki fikri ortaktı: Oyun muhteşemdi. Bu, hem satışlara hem de puanlara yansıdı. Yapımın Türk oyuncuları için ayrı bir önemi vardı, zira Crysis Türkçe seslendirmeye sahipti.

Crysis Warhead (2008)

İlk oyunu konu bakımından devam ettirmeyen, onun yerine ilk oyundaki zaman çizelgesinin Psycho takma isimli Michael Skyes gözünden oynayabilmemizi sağlayan Crysis Warhead, teknik yönden Crysis ile benzerlik gösteriyordu. Düşman, ormandaki bitki ve canlı çeşitliliği gibi konularda birkaç adımlık ilerleme olsa da yapım, Crysis’in bir genişleme paketi gibiydi. Türkçe arayüz ve seslendirme güzelliği Warhead’de de vardı ve bu durum oyunun daha keyifle deneyimlenebilmesini sağlıyordu.

Crysis 2 (2011)

Oyunculara sinematik bir oyun tecrübesi yaşatmaya âdeta ant içen Crytek’in yazar koltuğuna Altered Carbon’dan tanıdığımız Richard K. Morgan’ı, müzisyen koltuğuna ise sayısız sinema filmindeki muazzam eserlerinden bildiğimiz Hans Zimmer’i oturttuğu Crysis 2, bu defa büyük bir yıkıma uğramış 2023 New York’unda geçiyordu. Alcatraz kod adlı James Rodriquez’i yönettiğimiz oyunda dramatik sahneler kadar aksiyona boğulduğumuz anlar da vardı. CryEngine 3 oyun motoruyla geliştirilen yapım, o zamanki sistemleri de epey zorluyordu. Oyun otoriteleri tarafından beğeniyle karşılanan yapımın belki de en çok aksayan yönü, çoklu oyuncu özellikleriydi.

Crysis 3 (2013)

Crytek’in dar bütçe, kısıtlı zaman ve sınırlı çalışanla yapımına giriştiği Crysis 3, üçlemeyi sonlandıran bir oyun oldu. Konusu itibarıyla Crysis 2’yi devam ettiren oyunda, oynanışa getirilen küçük çaplı gizlilik unsurları, yay gibi yeni ekipmanlar ve Nanosuit’e kazandırılan farklı özellikler bulunuyordu. Oyunun grafikleri ise bir Crytek oyunundan bekleneceği üzere harikuladeydi. Crysis 3, eleştirmenler tarafından zaman zaman doğru davranamayan yapay zekâ, hikâye anlatımındaki yetersizlik gibi nedenlerle eleştirilse de oyun, vadettiği eğlenceyi sonuna kadar veriyordu.

Crysis Remastered (2020)

Son yıllarda sıklıkla karşılaşılan “remastered” sürüm oyunlar arasına geçtiğimiz yıl içerisinde Crysis de katıldı. Tabii bu, yalnızca grafiksel düzenlemelerden fazlasını içeren bir yapım oldu zira oyun Nintendo Switch gibi görece zayıf donanımlı oyun konsolları için de geliştirmeler içeriyordu. Ancak Crysis Remastered, oyuncuları her zaman olduğu gibi “PC Master Race!” dedirten görsel iyileştirmelere sahipti. 8K çözünürlüklü kaplamalar, yazılım temelli gerçek zamanlı ışın izleme özelliği, geliştirilmiş gölge ve ışıklandırmalar, yepyeni asset’ler, güncellenmiş oyunda yer alıyordu. Tabii eklenen mavimsi renk filtresini de unutmamak lazım.  

 

Crysis serisinin gelişimini ve inovatif adımlarını takip etmek, oyun dünyasının ne kadar dinamik ve sürükleyici olduğunu gösteriyor. Eğer bu heyecan verici deneyimleri en üst düzeyde yaşamak istiyorsanız, Monster Notebook’un sunduğu üstün performanslı ürünlerine göz atabilirsiniz. Özellikle Abra, Tulpar ve Semruk gibi modeller, oyunseverlere yüksek grafik kalitesi ve güçlü işlemcilerle eşsiz bir oyun deneyimi sunuyor. Bu güçlü makinelerle, Crysis serisinin zengin dünyasını ve çok daha fazlasını en üst düzeyde deneyimleyebilirsiniz!

Paylaş: