Sabrınızı Test Edecek Bir Oyun: Jump King

Akrofobi, diğer adıyla yükseklik korkusuna sahip misiniz? Peki, bu korkunuzu, oldukça güzel olduğu belirtilen bir kadını, bulunduğu yerden kurtarmak adına bir kenara bırakabilir misiniz?

2000’lerin sonlarından itibaren -biraz da Steam’in katkısıyla- büyük bir yükselişe geçen bağımsız oyunlar, kendi içlerinde büyük değişiklik gösteriyor ama mücadeleden hoşlanan oyuncular için daima güzel bir seçenek bulunuyor. Kimileri, bir döneme damgasını vuran Super Meat Boy, Celeste ile gamepad parçalarken kimileriyse beyin kıvrımlarına kramplar sokan VVVVVV ve Braid ile saatler geçirebiliyor. Şimdilik tek oyunu olan bağımsız geliştirici Nexile’ın sunduğu 2019 çıkışlı Jump King de adını bu efsanevi zorluktaki yapımlar arasına yazdırma konusunda kararlı görünüyor.

“Bir Platform Oyunu Ne Kadar Zor Olabilir ki?” Diyenler Buraya!

Yandan ilerlemeli platform oyunlarına âdeta tepki olarak doğan ve bir zamanların popüler NES (Nintendo Entertainment System) oyunu Ice Climber ve bu yapımın dönemdaşı sayılabilecek Getting Over It gibi sürekli yukarı doğru yönlendirmek durumunda olduğunuz bir karaktere sahip Jump King, ilk etapta basit bir oyun gibi duruyor. Ancak yazının başında adını andığımız Super Meat Boy ve benzeri oyunlardaki gibi yapışkan kontroller bulunmayan, dahası, karakterinizi zıplattığınızda sağa sola yönlendirmenizin mümkün olmadığı Jump King’in zorluğu, bu gerçeklerle karşı karşıya kaldığınızda ortaya çıkmaya başlıyor.

Yapımın ana mekaniği, adından da anlaşılacağı üzere zıplamaya dayanıyor ve zıplama tuşuna ne kadar süre basarsanız, yönettiğiniz karakter, o kadar yükseğe zıplayabiliyor. Bu noktada, zıplayacağınız alanın yüksekliği, platformlar arası mesafenin hangi düzeyde olduğu gibi unsurları dikkatlice değerlendirip zıplama tuşuna gerektiği kadar basmanız icap ediyor. Karakteriniz, havadayken kesinlikle kontrol edilemiyor ve küçük bir hatanız, uzun saniyeler süren bir düşüşle karşılaşmanıza neden olabiliyor.

Özellikle oyunun başlarında “ısınma” olarak kabul edebileceğimiz ilk bölümde, oyuncuların birçoğu havlu atıp Jump King’i bir daha açmamak üzere “rage quit” bile yapabiliyor. Bunun nedeni, zıplama zorluğuna dayanan oyunun platform temelli yapısı olduğu kadar oyunun en başındaki NPC’nin, oyuncuyla dalga geçtiği esprili cümleler de olabiliyor. Bilhassa birkaç denemede yükseklerden doğrudan bu karakterin yanına düştüğünüzde müstehzi cümleleri peş peşe sıralayıp üstüne bir de gülen karakter, “Oyuna tamam mı, devam mı?” kararının verilmesinde önemli rol oynuyor.

En Zoru O mu Bilmiyoruz ama Çok Zor

Zorluk konusunda, türünü de değerlendirdiğimizde Getting Over It with Bennett Foddy ile rahatlıkla kapışabilecek olan Jump King, oyundaki ilerlemeyi kaybetme korkusu ve platformlar arası geçişin yarattığı kendine has zorluk nedeniyle özgün bir yapı kazanıyor. El göz koordinasyonu konusunda büyük bir ustalık isteyen, platformlara, hangi düzeyde zıplama ile ulaşılabileceğinin ezberlenmesini de gerektirebilen yapım, tasarım bakımından dikey tek bir sahne üzerinden ilerlese de bölümlerin temaları, giderek farklılaşıyor. Bunca zorluğun üstüne geliştirici ekibin oyunun çeşitli yerlerine eklediği gizli eşyalar ve yerler de bulunuyor ancak bunları keşfetmek için oyuna üst düzeyde hâkim olmak gerekiyor.

Yüksekten düşme ve oyundaki ilerlemenizi kaybetme ihtimalinizin getirdiği stresle baş edebileceğinizi düşünüyorsanız, rahatlıkla tavsiye edebileceğimiz Jump King’in, yüksek sistem gereksinimlerine sahip olmayan bilgisayarlarda da sorunsuz şekilde çalıştığını belirtmeliyiz. Ancak oyunun zorluk seviyesinin uç düzeyde olduğunu da ekleyelim.

Tabii oyunun bu denli zorluğuna karşın Jump King’i, 4 buçuk dakikada tamamlayan SpeedRun ustalarının olduğunu da hatırlatalım.

Geliştirici ekip Nexile, bu yazının hazırlandığı dönem itibarıyla ne zaman çıkacağı belli olmasa da yeni bir Jump King oyunu üzerinde çalışıyor. Çok oyunculu ve PvP odaklı yapım Jump King Quest gelene kadar, orijinal oyunla biraz daha vakit geçirebiliriz. Oyunun keyfini çıkarmak içinse tek ihtiyacımız olan şey iyi bir oyun bilgisayarı.