Shinji Mikami’nin Ekibi Gururla Sunar: Ghostwire: Tokyo

Monster Notebook  29 Nisan 2022

Oyun

Bazı oyun stüdyolarının entelektüel bir kısırlık içine girdiğini ya da garanti kazançlar elde etmek için yarım yamalak çıkardıkları yenilikten uzak oyunlarını, düzeltme yamaları ve DLC’lere boğduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Son birkaç yılda yayımlanan yapımlara dönüp baktığımızda aslında bunda pek de haksız sayılmadığınızı söyleyebiliriz. Neyse ki hâlâ özgün fikirlerle çıkagelen ve eserlerini tek seferde derli toplu sunabilen oyun stüdyoları var: Resident Evil ve Dino Crisis gibi dev oyunların yönetmenliğini yapan Shinji Mikami’nin liderliğini yaptığı Tango Gameworks gibi. Son işleri The Evil Within 2 sonrasında birkaç yıl sessiz kalan ekip, Ghostwire: Tokyo ile oyun dünyasına âdeta “Gidişim suskun olmuştu ama dönüşüm muhteşem oldu,” mesajı veriyor. O hâlde, kısa süre önce yayımlanan oyunu kısaca değerlendirelim.

Kuji-kiri Hareketleriyle Tokyo Ahalisini Kurtarmaya Hazır mısınız?

Yer yer korku ögeleri de içeren, birinci şahıs kameralı bir aksiyon macera oyunu olarak tanımlayabileceğimiz Ghostwire: Tokyo, hikâyesini gayet anlaşılır şekilde oyuncuya aktaran bir yapım. Oyunun henüz başında Tokyo halkının, doğaüstü güçler tarafından ortaya çıkarılan sis neticesinde kaybolmasına tanıklık ediyoruz. Ancak bu sıra dışı olayda ortadan kaybolmayan tek bir kişi var, o da yöneteceğimiz isim Akito. Tabii Akito’yu kontrol etmek isteyen yalnızca biz değiliz, hayatını kaybetmiş bir polisin ruhu da Akito’ya tam manasıyla musallat oluyor. Onun amacı ise tüm bu keşmekeş ve kaostan sorumlu olan, Hannya maskeli varlığın maskesini düşürmek. Başlarda adamımız Akito, KK isimli müteveffa polise karşı koymayı denese de aynı karanlık güçlerin, kız kardeşi Mari’nin de peşinde olduğunu öğrenince KK ile ruhani olarak sırt sırta verip karşısına çıkan ucube düşmanlara karşı koymaya başlıyor.

Az önce “ucube düşmanlar” dediğimize bakmayın. Zira başsız liseli kız, takım elbiseli ve şemsiyeli yüzsüz adamlar, sarı yağmurluklu varlıklar ve bunlar gibi “Ziyaretçiler” bize biraz yabancı olsa da Japon kültürü ve halk söylenceleri kapsamında bayağı popüler. Böylesi uhrevi varlıklara karşı da silahımız aynı uhrevilikte. Japon ezoterik Budizmi temelli ve Ninjitsu’da kullanılan Kuji-kiri hareketlerinden ilham alınarak kurgulanan saldırılar, Akito’nun irili ufaklı düşmanlarını alt etmesini sağlıyor. Hava, su ve ateş elementlerinden yararlanarak kullandığı bu özel hareketler düşmanları etkisi hâle getiriyor.

Torii Kapılarının Kilidini Açıp Ruhları Katashiro Bebeklerinde Sakladık mı İş Tamam!

Buraya kadar aktardığımız kısımdan, Ghostwire: Tokyo’nun Uzak Doğu kültürünü merkeze aldığını zaten anlamışsınızdır. Fakat Uzak Doğu unsurları bunlarla bitmiyor. Yatayda ve dikeyde gezebileceğiniz şekilde dizayn edilen bir açık dünyaya sahip oyunda, karanlık güçlerin etkisi altında bulunan bölgeler bulunuyor. Her bir bölgede, sembolik olarak dünyadan kutsal aleme geçişi ifade eden Torii kapıları var ancak her bir kapı Akito tarafından açılmayı bekliyor. Kapılar açıldıktan sonra hem bölgeye erişim mümkün oluyor hem de harita üzerinden tam bu kapılara hızlı seyahat gerçekleştirilebiliyor.

Kıyafetlerini arkada bırakıp bedenen Tokyo’dan ayrılan insanlardan bazılarının ruhları, gezdiğimiz mekânlarda sıkışıp kalmış durumda. Hareketsiz ruhlara denk geldiğimizde onları özgürleştirmek için belirli bir ruh kapasitesi bulunan Katashiro bebeklerini kullanmamız gerekiyor. Bu ruhları özgürlüğüne kavuşturmamız karşılığında oyun bizi mükafatlandırıyor. Yalnız deneyim puanı gibi mükafatlara kavuşmak için bir telefon kulübesi bulmamız ve Katashiro bebeklerinde sakladığımız ruhları telefona aktarmamız gerekiyor.

Oyundaki Fotogerçekçi Sahneler Karşısında Şaşıp Kalacaksınız!

Alışıldık açık dünya oyunlarından daha farklı bir formülle karşımıza çıkan ve bol Uzak Doğu sosu içermesi nedeniyle bize oldukça etkileyici gelen Ghostwire: Tokyo, oynadıkça sizi şaşırtacak hikâye detayları içeriyor. İrili ufaklı düşmanlardan sonra karşılaşacağınız boss’lar ise sizi yer yer epey terletecek. Akito ve KK’nin macerasının nasıl bir seyirde devam edeceğini deneyimlemenizi kesinlikle tavsiye ederiz. Tavsiye edeceğimiz bir diğer şey ise, oyunun fotogerçekçilik seviyesine ulaşan grafiklerini, ray tracing destekli bir oyun canavarıyla deneyimlemeniz. Unreal Engine 4 oyun motoruyla geliştirilen ve gerçek zamanlı ışın izleme teknolojisiyle desteklenen yapımda özellikle yansımalar oyunun atmosferini güçlendirirken baktığınız sahnelerin, önceden render edilmiş bir video mu yoksa gerçek zamanlı işlenen bir görüntü mü olduğunu sorgulamanıza neden oluyor. Bunun yanında Unreal Engine’ın yeni hünerlerinden temporal super resolution (TSR) özelliği de bu oyunda kullanılabiliyor.

Yetenek geliştirme imkânlarının ve düşman çeşitliliğinin az olmasını saymazsak sizlere, yan görevleri de tamamladığınızda en azından 25 saatlik bir oyun süresi vadeden Ghostwire: Tokyo, bu yılın en önemli oyunlarından biri. Eğer Uzak Doğu kültürüne ve korku ögelerine meraklıysanız, yapımı özellikle Japonca seslendirme ile oynamanızı öneririz.

Paylaş: