Star Wars Jedi: Survivor İncelemesi

Monster Notebook  17 Mayıs 2023

Oyun

Son 10 yıl, Star Wars hayranları için oldukça heyecanlı, bir o kadar da hayal kırıklığı yaratıcı bir dönem oldu. 2012 yılının son aylarında gerçekleşen Disney’nin Lucasfilm’i satın alımı, Star Wars hayranları için epey can sıkıcıydı. 1970’lerden bu yana devam eden ciddi bir serinin, okul öncesi çocukların favorisi konumundaki Mickey Mouse ve Donald Duck gibi karakterlerle anılacak olması şöyle dursun, bu karakterlerin bir şekilde Star Wars evrenine dâhil olup türlü çeşitli oyuncaklarla Star Wars hayranı kitlenin keyfini kaçırması işten bile değildi. Ne yazık ki korkulan oldu ve bugün çeşitli platformlarda Donald Duck’ın Han Solo, Shadow Trooper ve daha nice rolde olduğu oyuncaklar bulunabiliyor.

Benzer bir garabetin, oyun dünyasında da olmasına kesin gözüyle bakılıyordu ki Star Wars Battlefront ve Battlefront II gibi kalburüstü sayabileceğimiz yapımlar, Electronic Arts imzasıyla çıkageldi. İterasyon temelli spor oyunlarının ustası, çok oyunculu yapımların şahikası Electronic Arts’ın, tek kişilik oyunlar yapmaya gösterdiği direnci kıran Star Wars: Jedi Fallen Order ise 2019’a damgasını vurdu hatırlayacağınız üzere. Bazı noktalarda eksikleri ve sıkıntıları olsa da bizlere, Tomb Raider ile Uncharted arası bir macerayı Star Wars evreninde yaşatan, zaman zaman Souls oyunlarına selam çakan Jedi Fallen Order, Electronic Arts’ın, en sevilen oyunlarından birine dönüştü. Ve bu sevgi, yapımın bir seriye dönüşmesine de vesile oldu. Nihayet, uzun bekleyiş, kısa süre önce sonlandı ve Star Wars: Jedi Survivor bizlerle buluştu.

Unutulmuş Birer Birer, Eski Dostlar

Star Wars: Jedi Fallen Order’a ilk başladığınız anda arka planda çalan ama aslında, Disney’in Star Wars zaman çizelgesinin kanon karakterlerinden biri olan Cal Kestis’in bir yandan zorlu koşullar altında çalışıp diğer yandan kulaklığıyla dinlediği, The Hu adlı Moğol müzik grubunun “Sugaan Essena” adlı parçası, oyunun içine dalmamızda hayli etkiliydi. Henüz bir Padawan olan ve esasen bir Jedi olduğunu herkesten saklayan Cal’ın, yaşanan birtakım olaylar neticesinde kimliğinin öğrenilmesi ve Galaktik İmparatorluk güçleri tarafından takibe alınması, ilk oyunun devasa bir alev topuna dönecek hikâyesinin başlangıç kıvılcımlarıydı. Eğer ilk oyunu oynadıysanız biliyorsunuzdur; oyun boyunca Jedi Tapınağı’nın yerini bulmak üzere haritanın bir o yanına, bir bu yanına koşturmak zorunda kalıp Cal’ın ayaklarına kara sular indiriyor, yolumuzu bulamadığımızdaysa ağız dolusu “sevgi” sözcüğü eşliğinde Stinger Mantis adlı uzay gemisine erişip dostlarımızla yeni maceralara atılmak üzere oradan uzaklaşıyorduk.

Star Wars: Jedi Survivor ise ilk oyunun tam 5 yıl sonrasında geçiyor. Ortada ne Stinger Mantis var ne de mürettebatı oluşturan diğer takım arkadaşlarımız. Oyunun başlarında, Hideo Kojima oyunlarını andıran uzun bir sinematik eşliğinde adamımız Cal’ın, ödül avcıları tarafından enselenip tutsak edilmesini izlerken ilk oyunun neşe kaynağı mini droidimiz BD-1, imdadımıza yetişip ortamdan sıvışmamızı sağlıyor. Peki, bunca hengâmede âdeta birer birer unutulan eski dostlarımız nerede? Spoiler vermemek adına bundan pek söz etmeyeceğiz ama Stinger Mantis’in kaptanı Greez Dritus’la oyunda karşılaştığımızı ve kendisinin bize “dört” elle sarıldığını söyleyebiliriz. Zira artık kendisi, gemi kaptanlığından elini eteğini çekmiş, oyun boyunca bolca vakit geçireceğiniz Koboh gezegeninde satın aldığı barı işletiyor. Bu konuya az sonra tekrar değineceğiz.

Güç, Oyunun Başından İtibaren Bizimle

Bugüne dek oynadığınız pek çok devam oyununda, ana karakterin mutlaka bir nedenden güçlerini ve yeteneklerini kaybettiğine denk gelmişsinizdir. Oyunun ilk kısımlarını alabildiğine sıkıcı hâle getiren, kendisinden önceki oyunu piksel piksel ezberlemiş oyuncuların oflaya puflaya oynadığı bu bölümler, ne mutlu ki Star Wars: Jedi Survivor’da yok. İlk oyunda has karakterimiz Cal’ın edindiği yetenekler, olduğu gibi ikinci oyunda da bulunuyor. Bu sayede oyunun daha başlarından itibaren karşımıza çıkan, bol çeşitlilikteki düşmanlara karşı âdeta şov yapıp her bir yeteneğimizle o Stormtrooper senin, bu Marauder benim, hit üstüne hit alıp oyunun keyfini çıkarabiliyoruz. Bu arada dilerseniz oyun ayarlarından uzuv kopması özelliğini etkinleştirerek düşmanlarınıza verdiğiniz zararın nelere yol açtığını görebilirsiniz. Yetenekler ve savaştan söz açılmışken oyunun dövüş sisteminin eskisine göre daha tok ve gerçekçi hissettirdiğini söyleyebiliriz. Düşmanlarınıza normal kılıç, çift kılıç ve çift taraflı kılıçla girişebilmenizin yanında bir de tabanca kılıç kombinasyonu var ki bilhassa iri kıyım düşmanları kendinizden uzak tutmak için bu ikili kurtarıcınız olacaktır.

Tabii oyunun en başından itibaren eski oyundan miras aldığımız yeteneklerimiz var diye geliştirici ekip Respawn, bunlarla yetinmemizi istememiş ve oyun boyunca yaptıklarımız karşılığında topladığımız deneyim puanlarını; Survival, Lightsaber ve Force olmak üzere üç ayrı -ve kendi içinde dallanan- kategoride kullanarak Cal’ı daha da yetenekli hâle getirmemizi sağlamış. Survival, adından da tahmin edebileceğiniz üzere, karakterimizin sağlık gibi unsurlarını iyileştirmemize yardım ederken Lightsaber, ışın kılıçlarımızı farklı şekillerde ve daha etkin kullanıp düşmanlarımızı kolayca alt edebilmemizi sağlayan yetenekler kazanmamıza olanak veriyor. Force ise çiçeği burnunda Jedi’ımızın, düşmanlarının zihinlerini ele geçirebilmesi gibi enteresan özelliklerle donanabilmesine izin veriyor.

Saçım Şekil, Sakalım Daha da Şekil

Cal’ın, kayıp bir hazine gezegeninin haritasını bulmaya çalışması üzerine inşa edilen Jedi Survivor senaryosu, ilk oyundan aşina olduğumuz tasarım özelliklerinin geliştirilmiş sürümlerini içeriyor. Bu oyunda yine gezegenler arasında seyahat edebiliyoruz ama bir yerde işimiz bittiğinde ya da bitmese bile başka bir gezegene gitmek istediğimizde artık, fast travel özelliğinden yararlanabiliyoruz. İlk oyunun girift, bazı kısımlarını ciddi ciddi ezberlemek gereken haritalarından sonra bu fast travel meselesi, oyunun oynanabilirliğini gerçekten artırıyor. Ana senaryo görevlerinin yanı sıra yan görevler alarak oyun süresini uzatmak istediğinizde, kadim dostumuz Greez’in barını ziyaret etmeniz yeterli oluyor. Bir yandan Koboh gezegeninin ayrıntılarını keşfederken diğer yandan size yeni görseller kazandıracak puanları toplayabiliyorsunuz. Görseller demişken, ilk oyunda Cal ve BD-1, sınırlı düzeyde görsel olarak değiştirilebiliyordu. Ancak Jedi Survivor’da Cal’ın saçını sakalını kişiselleştirmeniz mümkün oluyor. Ancak bu kişiselleştirmelerin kilidini açmak için dağda tepede, mağara derinliklerinde bulunan alanları ziyaret etmeniz gerekebiliyor. Oyun esnasında “Ben buraya kadar yeni sakal modeli için mi geldim?” diye düşünmeyin; ya da düşünün, biz zaman zaman böyle düşündük açıkçası. Ama Respawn’ın tasarım tercihlerine de pek bir şey diyemiyoruz.

Keşif hissinin genellikle yeni saç-sakal modelleriyle ödüllendirilmesi, bazı noktalarda can sıkıcı olabilse de Star Wars zaman çizelgesinin Sith’in İntikamı ile Yeni Bir Umut filmleri arasına yerleşen Jedi Survivor, ele aldığı Yüksek Cumhuriyet meselesine -flashback’lerle de olsa- giriyor. Bu bakımdan oyunda toplanabilir her şeyi, gidilip görülebilecek her noktayı keşfetmek özellikle Star Wars hayranları için önem kazanıyor. Ama kendinizi tam bir Star Wars tutkunu olarak tanımlamıyorsanız, yapımın sunduğu eğlenceli oynanış ve macera hissini, ortala 30-35 saat boyunca sürdürebilirsiniz; tabii sürdürebilirseniz. Çünkü oyunun PC sürümü, oldukça güçlü ekran kartlarını bile zorlayacak kadar bug içeriyor. Kimi zaman ortaya çıkan animasyon hataları oyunun genel havasını bozarken gerçekleşebilen oyun çökmeleri ise biraz tat kaçırıyor. Eğer ilk oyunla ilgili zihninizde pek az bilgi kaldıysa, Jedi Survivor’ın, oyunu iyileştirecek güncellemeleri yoldayken ilk oyunu tekrar bitirebilirsiniz. Ama Jedi Survivor’ın, yamalanmamış versiyonundan şimdilik uzak durmanızı önerebiliriz.

Sonuç olarak Star Wars: Jedi Survivor, ilk oyunun eksikliklerini tamamlayan, ilk oyuna çok şey ekleyen, müttefiklerle birlikte oynanabilen bölümler içeren ve türün takipçilerinin mutlaka deneyimlemesi gereken yapımlardan biri. Oyunun şimdilik tek kusuru, test sürecinin biraz aceleye getirilmiş olması ve bolca bug’la karşımıza çıkması. O kadar.

Paylaş: