Totaliter Rejim Eleştirisine Devam: Beholder 3

Monster Notebook  22 Ağustos 2022

Oyun

Bazen sabun köpüğü konulardan hareketle hazırlanan senaryoları içeren video oyunlarıyla zaman geçirsek de üstü kapalı olarak ciddi eleştirilerde bulunan yapımları da keyifle oynuyor, o oyunlar sayesinde ufkumuzu biraz daha genişletebiliyoruz. Böylesi yapımlardan ikisi, oldukça ciddi bir otoriter hatta totaliter rejim eleştirisinde bulunan, Beholder ve Beholder 2’ydi. Rusya merkezli Warm Lamp Games tarafından geliştirilen ve Sibirya’nın soğuğunu, oyunun soğuk havasına dönüştürüp bizlerle buluşturan ekip, ilk yapımda bir apartman görevlisini yönetip casusluk yapmamızı, ikincisinde ise bakanlık görevlisi kimliğiyle, demir yumruk rejimine hizmet etmemizi istiyordu. George Orwell’ın “1984” adlı romanından izler taşıyan her iki oyun da distopik evrenin havasını ciğerlerimize doldurmamızı sağlıyordu. Bu yılın başlarında yayımlanan Beholder 3, ilk iki yapımda çalışan oyun mekaniklerini küçük değişikliklerle korumakla birlikte ufak çaplı farklılıkları da beraberinde getiriyor.

Bilgisayar Hack’i, Karanlık Bir Hikâyenin Başlamasına Neden Oluyor

Beholder 3, 1989 yılında geçen bir hikâyeyi bizlerle buluştursa da bugün, hem bireylerin hem de şirketlerin başına gelen hack’lenme meselesi ile açılışını yapıyor. Oyunda yöneteceğimiz Frank Schwarz (hem karakterimizin hem de diğer bazı karakterlerin isim-soyadı kombinasyonlarından daha sonra söz edeceğiz) bilgisayarına bilgisi ve isteği dışında yüklenen devlet karşıtı dosyalar nedeniyle bakanlık görevlileriyle bir anlaşma yapmak zorunda kalıyor. Adamımız, bir aileye sahip olduğundan madende çalışmak ya da hapse girmektense ailesiyle birlikte yeni bir binaya taşınmayı kabul ediyor. Memurluktan bir apartman görevlisine dönüştürülen karakterimizin görevi, Beholder oyuncularının da tahmin edeceği üzere binada yaşayan insanları gözetlemek, onların evlerine kamera ve benzeri takip ekipmanları yerleştirmek, ayrıca binada yaşayan insanların ortak kullanımındaki çamaşır makinesi gibi aletlerin bakımını ve onarımını yapmak.

Beholder 3, özünde iki boyutlu point and click macera oyunlarının izinden giden mekaniklere sahip. Klavye-fare ikilisiyle deneyimleyebileceğiniz gibi gamepad aracılığıyla da oynayabileceğiniz yapımda çevredeki pek çok obje ile etkileşime geçmenize imkân tanınıyor. Oyunda size verilen görevleri tamamlayabilmeniz çevre unsurlarını iyice kontrol etmeniz, gerekiyorsa mekânlar arasında geçiş yapmanız icap ediyor. Görevler ise yalnızca hükûmet yetkililerinden değil aynı zamanda Frank’in aile üyelerinden de gelebiliyor. Mesela Frank’in asi kızı, babasından bir evcil hayvan almasını isteyebiliyor.

Para Kazanmak İçin Yan Görevleri de Yapmak Şart

Gerçek hayatta olduğu gibi Beholder 3 evreninde de para ve zaman, en değerli iki kaynak. Oyun süresince casusluk yaparken mekânların kendine has özelliklerini öğrenmeniz, yapay zekâ yönetimindeki karakterlerin evlerinin ayrıntılarını ezberlemeniz, zamandan tasarruf edebilmenizi sağlıyor. Oyun sizi zaman konusunda çok sıkıştırmasa da görevlerin zorluğuna bir de zaman mevhumunun yaratacağı stres eklenirse oyundan soğuyabilirsiniz. Bu nedenle dengeli bir oynanış tarzını benimsemeniz yerinde olabilir. Para konusu ise çok daha önemli -en azından oyun için- zira paranız bittiğinde oyun sonlanıyor. Yapımda ana görevleri zamanında tamamlayarak para kazanabileceğiniz gibi binada yaşayan kiracılarla ilgili bilgileri bakanlık yetkililerine sunarak da Frank’in cüzdanını doldurmanız mümkün oluyor. Kazanılan para ile üst düzey araçlar alınabiliyor ve bu araçlar, daha kapsamlı casusluk süreçlerinde değerlendirilebiliyor. Yozlaşmış bir yönetimin olduğu yerde rüşvet de olduğundan bazı işleri yaptırabilmek adına Frank’in cüzdanındaki paraları, birilerine rüşvet şeklinde dağıtmanız gerekiyor.

Genel anlamda karanlık bir yapım olan Beholder 3, ilk iki oyunun görsel temasını, birtakım grafik iyileştirmeleriyle sürdürüyor. Arayüz anlaşılır ve keşmekeşten uzak. Birkaç dakikalık alışma sekansının ardından oyuna tamamen hâkim olunabiliyor. Ancak Beholder 3, mükemmellikten epey uzak bir yapım. Yapımın en büyük kusurlarından biri, seriye yeni bir soluk katmaktansa önceki oyunlarda tutan formülü biraz tekrara düşmek pahasına yeniden ele alması. Aslında bu konuda geliştirici ekibe çok kızamayız çünkü bu oyunun geliştiricisi, ilk iki oyunun altında imzası bulunan Sibiryalı ekip Warm Lamp Games değil; Almanya merkezli Paintbucket Games. Yazının başlarında daha sonra değineceğimizi belirttiğimiz isim-soyadı kombinasyonlarının “Alman”laştırılmasında, oyunun temasından ziyade geliştirici ekibin aldığı bir inisiyatif var. Beholder 3’ün düzenli güncellemeler almasına rağmen yazılımsal sorunlarından tam anlamıyla kurtulduğunu söylemek de mümkün değil. Yapımın eksi hanesine eklememiz gereken bir diğer husus da ilk iki oyunda bulunan Türkçe dil desteğinin, yapımın çıkışına yetişmemiş olması ve yayımlanmasının birkaç ay sonrasında bile ufukta görünmemesi. Yazının hazırlandığı dönem itibarıyla oyunu satın alan ancak oyunun gerektirdiği kadar İngilizce bilmediğinden yapımı oynayamayan çok sayıda oyuncu var.

Sahip olduğu eksilere rağmen serinin takipçilerinin büyük bir beğeniyle oynayabilecekleri Beholder 3, herkese öneremeyeceğimiz, daha çok meraklısının sevebileceği yapımlardan biri.

Paylaş: