Oyun Dünyasının Dahi Çocuğu: Hideo Kojima

Monster Notebook  10 Mart 2021

İncelemeler

“Böyle oyun mu olur canım? 45 dakikalık cut-scene’leri izlerken nerede kaldığımı unutuyorum!” şeklindeki eleştirilerin de “Şuna bak! Adam resmen kargoculuk oyunu yapmış…” gibi yorumların da hedefinde aynı kişi var. Kimden bahsettiğimizi zaten biliyorsunuz. Kendisi, oyun dünyasının, birçoklarına göre hakkı henüz teslim edilmemiş olsa da dâhi çocuklarından biri; Hideo Kojima. Birileri, “adam olacak çocuk”un nesinden belli olacağını tartışadursun, Kojima’nın oyun dünyası için saygın bir adam olacağı, erken yaşlarından belliymiş. Dilerseniz gelin, milyonlarca oyuncuyu ekran karşısına kilitleyen Metal Gear serisi başta olmak üzere pek çok oyuna bir şekilde katkıda bulunan Hideo Kojima’yı birlikte tanıyalım.

Zengin Oyun Hikâyelerinin Kaynağı: Her Gece Yatmadan Bir Film

Kişisel yaşantısı konusunda epey ağzı sıkı birisi olan Hideo Kojima hakkında bilgileri, kendisi bir vesileyle açıklama yaparsa öğrenebiliyoruz. Gerçekleştirdiği bazı röportajlarında küçük yaşlarına dair kısa ayrıntıları paylaşan Kojima, bir eczacının oğlu olarak 1963 yılında hayata gözlerini açtı. Babasının, mesleği nedeniyle sık sık seyahate çıkması ve karşılaştığı doktorların birçoğunun adının Kojima oluşu, ünlü oyun tasarımcısının bu isme kavuşmasına neden oldu. Doğumunun ardından dört yıl boyunca Tokyo’da yaşamını sürdüren Kojima, dört yaşına geldiğindeyse biraz daha iç dünyasını keşfedeceği ve bugün kendisini tanınır kılacak kabiliyetlerinin temelini atacak olayların yaşanacağı Osaka’ya ailece taşındı.

Ortam değişikliğini kolayca sindirememekle birlikte kendine yeni meşgaleler bularak zamanını iyi geçirmeyi sağlayan küçük Hideo Kojima’nın televizyonla arası iyiydi. Ama kendisini, oyun dünyasının dâhisi hâline getirecek özellikler, ailece her gece bir film izlemeden yatağa girmesinin yasaklanması oldu. Çocuklarının türlerden bağımsız olarak izledikleri Western, korku ve genel olarak Avrupa sinemasının iyi örneklerini takip etmesine izin veren ebeveynleri, bilerek veya bilmeyerek Kojima’ya kapsamlı senaryolar hazırlama konusunda öncülük ettiler.

İlk Film Denemeleri ve Kısa Hikâyesi

Küçük bir çocukken her gün bir film izlemesi, Hideo Kojima’nın bir film yapımcısı olarak yoluna devam etmesi fikrini getirmişti aklına; okuldaki bir arkadaşının, adını 8 mm’lik filmlerinden alan Super 8 kamerasıyla okula gelmesi de bu fikri pekiştirdi. “Film yapımcılığı” için kolları sıvayan küçük Kojima, kendi imkânlarıyla küçük film denemeleri yaptı ve bunu bir ürün hâline getirerek her bir filmi izlemek için arkadaşlarından 50 yen istedi, aldı da. Hatta ilerleyen dönemde ailesinin kendisini finanse etmesi karşılığında, onlara hiç izletmediği zombi temalı bir film de çekti. 13 yaşında babasını kaybeden ve ailece maddi sıkıntılar yaşamaya başlayan Kojima, ekonomi okumak üzere üniversiteye başladı ve kurgu yazılarla haşır neşir oldu. Öyle ki okulunu bitirme aşamasında sunduğu tezde bile kısa bir hikâye bulunuyordu. Okuldayken kendisini, yalnızca Japonya’da değil dünyanın genelinde de hızla büyüyen oyun endüstrisinde görmeyi hayal eden Kojima, bu hayalini 1986 yılında Konami’ye katılarak gerçekleştirmeye başladı.

Esasen, bir film şirketinde olmayı istese ve soranlara “Finans şirketinde çalışıyorum,” dese de o artık oyun endüstrisine adım atmıştı bile. Türkiye’deki oyun tutkunlarının küçük yaşlarında deneyimlemiş olabilecekleri NES oyunu Penguin Adventure’ın yönetmen yardımcısı olarak görev alan Kojima’nın yıldızı Metal Gear serisiyle parlayacaktı.

“Film Gibi Oyun”ların Arkasındaki İsim

Konami’nin kendisindeki yıldızı erken fark edip Metal Gear serisini teslim ettiği Hideo Kojima, engin sinema kültürünü konuşturarak Solid Snake’ten oyundaki çevre tasarımı ve genel ilerleyişe kadar her noktasına beyaz perdeyle harmanlanmış unsurlar yerleştirdi. 1980’li yılların sonlarında Metal Gear’ın yanı sıra yine temelini sinemadan alan birçok ögenin bulunduğu Snatcher ve Policenauts gibi oyunların da yazarlığını, yönetmenliğini ve tasarımcılığını üstlenen Kojima, 1990’lı yılların başlarında Metal Gear serisinin dünya çapında popülerlik kazanmasıyla daha çok tanınır hâle geldi.

Kojima, bugün Zone of Enders başta olmak üzere sayısız yapımda bir şekilde izi görülen ve Konami ile köprüleri atmadan önce belki de gelmiş geçmiş en korkunç Silent Hill oyunu olabilecek Silent Hills projesinde de yer aldı. Onun ne denli ileri görüşlü olduğu ise ilk yayımlandığında “kargoculuk simülasyonu” şeklinde alaya alınan ama pandemi başladığında ayaklarının ne kadar sağlam basan bir oyun olduğu görülen Death Stranding’le bir kez daha anlaşıldı.

Paylaş: