Sanal Gerçeklik ve Yapay Zekâ ile Oyunların Evrimi
Teknoloji dünyasını yakından takip eden herkes, sanal gerçeklik (VR) ve yapay zekânın (AI) ne denli güçlü bir kırılımı da beraberlerinde getirdiğini görüyor ve daha ilginci, bundan birkaç sene sonrasında gerçekleşebilecek gelişmeleri öngörmekte zorlanıyor. Aslına bakarsanız bunda pek de haksız sayılmazlar çünkü şimdiye dek olmadığı kadar hayatımıza dâhil olan sanal gerçeklik ve yapay zekâ, dokunduğu her sektörü dönüştürüyor ve kullanıcıları, yepyeni açılımlarla karşı karşıya bırakıyor. Bugün oyun ve eğlence alanında öne çıksa da her iki teknoloji de eğitimden sağlık sektörüne, mimariden askerî/savunma alanlarına dek pek çok noktada kullanılıyor. Peki, bu iki teknoloji, oyunların evrimini nasıl mümkün kılıyor? Gelin, önce sanal gerçeklik, ardından yapay zekâ penceresinden bakarak bu gelişmeleri birlikte değerlendirelim.
Sanal Gerçeklik, Oyunları da Oyun Tasarım Süreçlerini de Farklılaştırıyor
Bir süre önce Monster Notebook Blog sayfalarından okumuş olabileceğiniz “Sanal ve Artırılmış Gerçeklik: Bir Teknoloji Devrimi” konulu yazımızda, sanal gerçeklik teknolojisinin derinlerine dalsak da bu yazı vesilesiyle sanal gerçeklik konusunda kısa bir anlatım yapmak, konuyu temellendirebilmemiz açısından uygun olabilir.
Bildiğiniz ya da anımsayacağınız üzere sanal gerçeklik teknolojisinin kökenleri, 1950’li yıllara kadar uzanıyor ancak asıl atılım, 2010’lu yıllarda Oculus Rift, HTC Vive ve PlayStation VR gibi cihazların piyasaya çıkmasıyla gerçekleşiyor. Bu cihazlar, yüksek çözünürlüklü ekranları ve hassas hareket takibiyle sanal gerçekliği ana akım hâline getiriyor. VR cihazları, oyunculara fiziksel dünyadan tamamen ayrılma ve dijital dünyalara dâhil olma imkânı sunarak oyun deneyimlerini daha önce hiç olmadığı kadar sürükleyici kılıyor. Az sonra, PC’ciler tarafından kullanılabilecek olması nedeniyle kendisinden biraz daha bahsedeceğimiz PlayStation VR2 (PSVR 2) gibi yeni nesil VR cihazları, 4K OLED ekranlar, geniş görüş açısı (FOV) ve yüksek yenileme hızları gibi özelliklerle donatılıyor. PSVR 2’nin her bir göz için 2000 x 2040 piksel çözünürlük sunması, oyunculara olağanüstü bir görsel deneyim sağlıyor. Ayrıca bu cihazların sunduğu 3D ses teknolojisi ve gelişmiş haptik geri bildirim, oyuncuların oyun dünyasında daha derin bir “varlık” hissiyle bulunmalarına yardım ediyor.
Sanal gerçeklik teknolojisi, oyun tasarımını da köklü bir şekilde değiştiriyor. Geliştiriciler, oyuncuları tamamen içine çeken, sürükleyici tecrübeler yaratmak için VR’ın benzersiz özelliklerini kullanıyorlar. Bu, oyuncuların oyun dünyasında fiziksel olarak nesnelerle etkileşime girebilmeleri, çevreyi keşfedebilmeleri ve oyun karakterleriyle daha doğal bir şekilde iletişim kurabilmeleri anlamına geliyor. Oyun otoritelerinin ve oyuncuların, şimdiye dek yapılmış en iyi VR oyunu olarak adlandırdıkları Half-Life: Alyx, bu özelliklerin tamamını ve daha fazlasını beraberinde getiriyor. Valve’ın, oyun sektöründeki ustalığını sergilediği yapımda bir oyuncu olarak oyun dünyasının içinde olduğunuzu hissetmeniz için her şey düşünülmüş hatta oyun dışı aktivitelerle uğraşıp zaman geçirmenize bile olanak tanınmıştı. Aşağıya bıraktığımız video, gerçekten çok etkileyici:
PSVR 2’nin PC Desteği, Sektörü Dönüştürebilir
Kısa süre önce yine bu sayfalardan okumuş olabileceğiniz “Sony PlayStation VR 2 PC’ye Geliyor” başlıklı yazımızda da detaylarına değindiğimiz dönüm noktasını yaşamamıza, az bir süre kaldı. PC desteği ile birlikte PSVR 2 kullanıcıları, SteamVR platformu üzerinde mevcut olan geniş oyun yelpazesine erişebiliyorlar. Bu, oyuncuların daha geniş bir oyun kütüphanesine ulaşmalarını ve yeni deneyimler yaşamalarını mümkün kılıyor. Örneğin, az önce adını andığımız Half-Life: Alyx gibi popüler VR oyunları, PSVR 2 kullanıcıları tarafından da deneyimlenebiliyor. Haricî olarak satılacak olan bir adaptörle sağlanacak bu entegrasyon, oyuncuların VR deneyimlerini zenginleştirerek cihazın çekiciliğini artırıyor.
Bunun yanında PSVR 2’nin PC desteği, oyun geliştiricileri için de önemli fırsatlar yaratıyor. Geliştiriciler, oyunlarını artık hem PlayStation 5 hem de PC platformlarında sunabiliyorlar, bu da daha geniş bir pazar erişimi manasına geliyor. Özellikle hibrit oyunlar geliştirmek isteyen stüdyolar için yeni kapılar açan PSVR 2’nin ne gibi kırılımlar yaratacağı, şimdilik merak konusu.
Oyun Dünyası, Yapay Zekâya Kucak Açtı Bile
AAA (yüksek prodüksiyonlu) oyun geliştiren şirketlerin iş ilanlarına hiç göz gezdiriyor musunuz bilmiyoruz ama farklı alanlarda çalışan arayan şirketlerin ilanları, bir şekilde yapay zekâ ile kesişiyor. Örneğin şu sıralar Grand Theft Auto VI için harıl harıl çalışan Rockstar Games, açtığı bir “gameplay animator” ilanında animasyoncunun, “locomotion” alanında da çalışacağını belirtiyor. Tabii bu locomotion’ın, Rockstar tarafından patentlenen “System and Method for Virtual Character Locomotion” olduğunu anımsatmamız gerekiyor ki bu sistem, NPC’lerin (Non-Player Characters) davranışlarını, yapay zekâ sayesinde daha akıllı ve dinamik hâle getiriyor. Yapay zekâ destekli NPC’ler, oyuncuların eylemlerine ve kararlarına gerçek zamanlı olarak tepki verebiliyor ve bu da oyun dünyasını daha canlı ve gerçekçi yapıyor.
Bu yazının hazırlandığı dönemde başı, yeni Assassin’s Creed oyununda bulunacak, gerçek olduğu iddia edilen ama aslında kurgusal bir karakter olan “Yasuke” ile biraz derde giren Ubisoft, yapay zekâ teknolojilerini oyun geliştirme süreçlerine entegre etme konusunda öncü firmalardan biri. Şirket, NEO NPC projesiyle yapay zekâ destekli karakterlerin oyuncu etkileşimlerine daha doğal ve özgün tepkiler verebilmesi için çalışmalar yapıyor. Bu proje, yazılımcılar ve özellikle veri bilimcileri tarafından birlikte yürütülüyor. Yapay zekâ modelleri, karakterlerin kişiliklerine ve hikâyelerine uygun şekilde eğitiliyor. Steam’in en çok oynanan oyunlar listesinden ayrılmayan Embark Studios imzalı The Finals ise yapay zekâyı, seslendirme tarafında kullanıyor. Bu teknoloji, geleneksel seslendirme yöntemlerine ek olarak yapay zekâ tabanlı, metinden sese (TTS) teknolojisinden destek alarak oyun içi karakterlerin seslerini daha çeşitli ve zengin kılıyor. Böylesi bir yaklaşım, hem geliştirme sürecini hızlandırıyor hem de oyun deneyimini pozitif anlamda farklılaştırıyor.
Yapay Zekânın Geleceği ve Oyun Endüstrisine Etkileri Şaşırtıcı Olabilir
Oyun geliştirme süreçlerinde de önemli avantajlar sunan yapay zekâ özellikle oyun testlerinde hataların daha hızlı tespit edilmesi ve düzeltilmesi, remaster edilen yapımların orijinal sürümlerindeki görsellerin günümüze uyarlanması gibi noktalarda görev alıyor. Anımsayacak olursanız Rockstar Games’in, Groove Street Games’e emanet ettiği Grand Theft Auto: The Trilogy – The Definitive Edition’da tüm şehirlerdeki tabelalar, sıfırdan üretilmek yerine yapay zekâ kullanılarak yeniden ölçeklendirilmişti ve tamamı, ufak tefek sorunlar haricinde iyi görünüyordu. Geliştiricilerin daha verimli ve etkili bir şekilde çalışmasını sağlayan yapay zekâ destekli araçlar, oyunların performansını optimize ederek oyunculara daha akıcı ve sorunsuz bir deneyim de sunuyor.
Bugün ulaştığımız noktada yapay zekâ, oyun endüstrisinde büyük bir potansiyele sahip; gelişmiş yapay zekâ algoritmaları, geliştiricilerin zihinlerindeki oyun dünyalarını daha dinamik ve etkileşimli hâle getirmeye hazırlanıyor. Çok da uzak olmayan bir gelecekte, yapay zekâ destekli karakterler ve ortamlar, oyunculara daha kişiselleştirilmiş ve sürükleyici deneyimler sunacak ki bu yılın başlarında yayımlanan yazımızda da değindiğimiz Unreal Engine’ın MetaHuman özelliği, bunu epey kolaylaştırıyor. Ayrıca, yapay zekâ, oyun geliştiricilerine yaratıcı süreçlerde daha fazla esneklik ve hız kazandırıyor. Oyun endüstrisinin daha hızlı gelişmesine ve yenilikçi oyunların, özellikle de bağımsız geliştiriciler tarafında piyasaya çıkmasına katkıda bulunacak yapay zekânın oyun endüstrisindeki rolü, teknolojinin sürekli gelişmesiyle birlikte daha da artacak ve oyun deneyimlerini daha önce hiç olmadığı kadar derinleştirecek; bugün olmasa da yarın bunu hep birlikte deneyimleyeceğiz.
Eğer siz de yapay zekâ teknolojilerine ilgi duyuyorsanız ve bilgisayarınızın, yerelde de yapay zekâyı kusursuzca çalıştırmasını hedefliyorsanız, vakit kaybetmeden bir “canavar” ile tanışmalısınız. Monster tarafından geliştirilen Tulpar AI Creator serisi oyun bilgisayarları, bir oyun canavarı olmasının yanında yapay zekâ uygulamalarını kusursuzca çalıştıran NPU destekli işlemcileri de beraberinde getiriyor.